Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) darbe girişiminde bulunduğu 15 Temmuz 2016’da, Harbiye’deki TRT binası önünde yaralanan Selahattin Aksu, “Vatan, bayrak, millet, ezan her şeyin önündedir bizim için. Bir endişem yoktu, ‘Dönemezsek şehit oluruz’ diye bir duygu vardı. Eve dönmek, dönmemek önemli değildi bizim için, yeter ki vatan sağ olsun.” dedi.
Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) hain kalkışmasını engellemek amacıyla dışarı çıkarak, Harbiye’deki TRT binasına giden ve burada darbeci askerlerin açtığı ateşte yaralanan Aksu, o gece yaşadıklarını AA muhabirine anlattı.
Aksu, 15 Temmuz gecesi evde oğluyla birlikte otururken haberleri izlediğini ve tankların köprüye çıktığını gördüğünü söyledi. Dönemin Başbakanı Binali Yıldırım’ın, “Bu bir kalkışmadır” açıklaması üzerine arkadaşlarıyla iletişime geçtiğini ifade eden Aksu, “Arabayla çıkıp ağabeyimi aldım. Gerçi arabayla gitmek zor oldu çünkü Boğaziçi Üniversitesinin önündeki ATM’lerde uzun kuyruklar vardı. O kuyruklardan geçmemiz zor oldu. Önce Sütlüce tarafına gidecektik ama ‘Orada bir şey yok’ dediler biz de Mecidiyeköy tarafında geçtik. O sırada TRT Radyosu’nun darbeciler tarafından alındığını söylediler bize. Biz de aracı bırakıp TRT Radyosu’na doğru yürümeye başladık.” dedi.
Selahattin Aksu, yaklaşık 100 kişiyle birlikte TRT binasına doğru yürümeye başladıklarını, giderek katılımların arttığını ve sayılarının bine yaklaştığını anlattı.
Aksu, “Tekbirler getirerek binaya yaklaştık. Askerler TRT’nin içerisindeydi, biz ise Şişli tarafından yürüyorduk. TRT’ye yaklaşır yaklaşmaz darbeciler bize ateş açmaya başladı. Yatıp siper aldık ve ateş kesilinceye kadar sokaklara dağıldık. Sonra tekrar TRT’ye doğru hareket ettik onlar da tekrar ateş açtılar.” diye konuştu.
O gece dışarıda bulunarak vatanı savunmanın çok farklı bir duygu olduğunu dile getiren Aksu, “Ezan ve sela sesleri zaten sizin oradan ayrılıp başka bir yere gitmenizi mümkün kılmıyor. Orada kalmanız gerekiyor, bunu hissediyorsunuz. Orada öyle bir şey vardı ki vatan uğruna çıkmışsınız ölümü göze almışsınız. Ateş açılıyor size. Ateş kesilince tekrar gidiyorsunuz. Tekrar ateş açacaklarını biliyorsunuz. Öleceksiniz ya da yaralanacaksınız. Ama insanın gözüne o anda hiçbir şey görünmüyor. Tek görünen şey bayrak, ezan, vatan. Onun dışında bir şey görünmüyor.” şeklinde konuştu.
“Dönmezsek şehit oluruz duygusu vardı”
Aksu, açılan ateşte ilk olarak Fahrettin Yavuz’un şehit olduğunu anlatarak, şöyle devam etti:
“Yerde başka yaralılar da vardı. Ben bir yaralıyı aldım, motosikletli başka biriyle hastaneye gönderdim. O yaralanan kişi de benim yakın köylümmüş. Öyle bir ortam vardı ki yakın köylümü bile tanıyamadım. Ben yaralandığımda koluna girdiğim arkadaşımı da vurdular. Sonra onun yanındaki ve solundaki arkadaşı da vurdular, hepsi yere düştü. Herkes bir yerinden vuruluyordu biz de yaralıları alıp kenara çekiyorduk sonra da hastaneye gönderiyorduk bulduğumuz araçlarla. Ambulans da yaklaşamıyordu zaten.”
Bir süre sonra kendisinin de yaralandığını dile getiren Aksu, “Kurşun direkt isabet etmedi ama iki bacağıma ve koluma şarapnel parçaları saplandı. ‘Seni hastaneye götürelim’ dediler. Ama orayı bırakıp gidemiyorsunuz ki. Sabah 06.30 civarında her şey yoluna girmeye başladı. Polisler darbecileri teslim aldılar. Sonrasında biz de TRT’ye yaklaşıp İstiklal Marşımızı okuduk, duamızı ettik. Ardından hastaneye gittim hemen.” ifadelerini kullandı.
Vatan sevgisinin büyük önem taşıdığını vurgulayan Selahattin Aksu, ‘Vatan’ dedin mi akan sular durur bizim için, canımız pahasına. Vatan, bayrak, millet, ezan her şeyin önündedir bizim için. Bir endişem yoktu, ‘Dönemezsek şehit oluruz’ diye bir duygu vardı. Eve dönmek, dönmemek önemli değildi bizim için, yeter ki vatan sağ olsun. Rabb’im ülkemize milletimize bir daha böyle bir şey yaşatmasın. Zaten bu saatten sonra böyle bir kalkışma yaşanırsa milletimiz en güzel cevabı verecektir. Çok farklı olur bu sefer. Biz o zaman bilmeyerek ölümü göze alarak çıktık ama bu sefer bilerek, görerek ölümü göze alarak çıkarız.” dedi.
