Sol partiler, siyasetteki ‘açılım ve teklifleri’ gazetemize değerlendirdi: Emperyalist proje

Sol partiler, siyasetteki ‘açılım ve teklifleri’ gazetemize değerlendirdi: Emperyalist proje

2. Çözüm Süreci kapsamında PKK terör örgütünden 30 kişilik bir grubun 11 Temmuz’da sembolik silah bırakma gösteriminin ardından siyaset hareketlendi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan; terör örgütünün sembolik silah bırakmasının ardından “Terörsüz Türkiye” politikası çerçevesinde yaptığı açıklamada; “Biz yolumuza AKP-MHP-DEM Parti olarak yürümeye karar verdik” açıklamasında bulundu ve “Türk-Kürt-Arap” açılımında bulundu. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ de “2 Cumhurbaşkanı Yardımcısı olsun; birisi Kürt, birisi Alevi olsun” teklifinde bulundu.

KOMİSYON ÇALIŞMALARI HIZLANDI

Cumhur İttifakı’ndan bu açıklamalar yapılırken; Meclis’te ise 2. Çözüm Süreci kapsamında atılacak siyasi ve yargı adımlarının belirlenmesi için “çözüm komisyonunun” kurulması çalışması hızlandı. Sosyalist parti yetkilileri tartışmalara ilişkin gazetemiz Cumhuriyet’e açıklamalarda bulundu. Sosyalist parti yetkililerin açıklaması şöyle:

‘YURTTAŞLIK TANIMINI PARÇALAMANIN ÖNÜNÜ AÇARLAR’

Türkiye Komünist Partisi (TKP) Genel Sekreteri Kemal Okuyan: “‘Türk-Kürt-Arap’ vurgusu Sünni eksenli yeni Osmanlıcı bir yaklaşım. Bu tür ‘etnik’ vurgularla kardeşlik örülmez. Biz buna karşı şöyle diyoruz: Sömürücüler, zalimler, emperyalistler, tarikat şeyhleri dışarıda kalsın, emekçiler, yurtseverler birleşsin. Etnik kökene bakarak görevlendirme fikri tartışmaya dahi açılamaz. Bu tür öneriler yaparak Türkiye’de de yurttaşlık tanımını parçalamanın önünü açarlar. Çözüm Komisyonu, bu haliyle sürece daha fazla siyasi aktörü dâhil etme, itirazları ortadan kaldırma amacı dışında hiçbir şeye hizmet etmez. Bunları komisyonlarda konuşmadan önce topluma anlatsınlar. TKP’nin komisyonda yer alacak siyasi partilere ilişkin görüşü belli, bir beklentisi yok. Bu bir çözüm süreci değil, sorunlar biçim değiştiriyor ve derinleşiyor.’

”1923’ÜN YERİNE YENİ REJİM DİLE GETİRİLİYOR’

Türkiye Komünist Hareketi (TKH) Merkez Komite Üyesi Kurtuluş Kılçer: “Büyük Ortadoğu Projesi, adım adım hayata geçiyor. Bu sürecin etkilerinin Türkiye’yi vurması ise kaçınılmaz. Ilımlı İslamcılık aslında BOP’un eşbaşkanlığı ama daha doğrusu Siyonist İslamcılık anlamına geliyordu. 1923 cumhuriyetinin kazanımlarını ortadan kaldırmak kadar aynı zamanda kuruluş paradigmalarını değiştirmek istiyorlar. Yeni anayasayı bu yüzden istiyorlar. Erdoğan’ın Türk-Kürt-Arap söylemi ile Bahçeli’nin başkan yardımcıları Kürt ve Alevi söylemi aslında 1923 cumhuriyetinin yerine yeni bir rejimin paradigmalarının dile getirilmesi gibi. Bu tam da İsrail’in ve emperyalizmin uzun süredir ulus devletleri hedef haline getirdiği siyasetle doğrudan bağlantılı. Kimse emperyalist uyum projesini, Kürt sorununda çözüm kılıfıyla sunmamalı. AKP eliyle kurulan yeni rejime onay anlamına gelecek her türlü adımdan uzak durmak gerek.”

‘ETNİK YA DA İNANÇ TEMELLİ FORMÜLLER DAĞITICI ETKİDİR’

Devrim Hareketi Sözcüsü Ercan Bölükbaşı: “İktidar, Ortadoğu’ya yeni emperyalist müdahalelere hazırlık anlamına gelen bu süreci içeride de güçlenmek için kullanmak niyetinde. Kamuoyunda ‘Türk-Kürt barışı’ olarak tartışılan sürece dair bir konuşmada Kürt vurgusunun yer alması şaşırtıcı değil. Ancak, neredeyse eşdeğer bir biçimde yapılan Arap vurgusu, iktidarın niyetini açık ediyor. Sürecin Kürt sorununun çözümüyle ya da silahların susmasıyla ilgisi yoktur. Bu çıkışın doğal sonucu Alevilerin ve Kürtlerin yurttaşlık kavramının dışına itilmesi, yurttaşlık haklarından tamamen yoksun bırakılmasıdır. Etnik ya da inanç temelli formüller ancak dağıtıcı bir etkide bulunabilir. Türkiye’nin ihtiyacı, emekçi halkın çıkarlarının siyasetin merkezine yerleşmesidir. Karşı-devrim sürecinin ortakları olan AKP ve MHP’nin yer aldığı hiçbir masadan bugüne kadar halk lehine bir şey çıkmadı, bundan sonra da çıkmaz,”

‘VATANSEVERLER OLDUĞU SÜRECE VATAN KORUNACAKTIR’

Halkın Kurtuluş Partisi (HKP) Genel Başkanı Nurullah Efe Ankut: “Şu kahredici gerçeği asla göz ardı etmeyelim: Tayyip ve AKP’si kesinkes Türkiye’ye çalışmamakta; Amerika’ya çalışmaktadırlar. Şimdi üç Amerikan mrmluin parti, ABD’nin emri üzerine BOP’u uygulamaya girişmişlerdir. Türkiye; Türk-Kürt-Arap federasyonu kapsamında parçalanacak, anayasanın ne ilk dört maddesi kalacak ne de Kurtuluş Savaşı’mızın zaferinin koruyucusu olan değerleri kalacak, Etnik temelde bölmekte yetinmiyorlar bir de mezhepsel temelde bölmeye kalkışıyorlar. Türkiye Cumhuriyeti kuruluşundan bu yana; Mustafa Kemal’in Gençliğe Hitabe’de sözünü ettiği en satılmış hainlerin saldırısıyla karşı karşıyadır ve de en ağır tehdit altındadır. Biz Gerçek devrimci ve vatanseverler olduğu sürece Kuvayi Milliye geleneği- değerleri ve vatan korunacaktır…”

‘1923’LE HESAPLAŞMA CEPHESİ KURULUYOR’

SOL Parti Başkanlar Kurulu Üyesi Önder İşleyen: “Kürt sorununun demokratik çözümüyle ilgisi olmayan; herkesin kendi adına ‘3 koyup 5 alma’ planları yaptığı, başta ABD olmak üzere Ortadoğu’ya yönelik çeşitli güçlerin müdahil olduğu bir süreç yaşanıyor. Tek başına iktidarını sürdürecek güçten uzun süredir yoksun olan Erdoğan, önce MHP ile 2023 seçimlerinde HÜDA-PAR’a kadar genişleyen bir ittifakla ayakta kalmaya çalıştı. Artık bu da yetmiyor. Şimdi bu süreci, DEM’in temsil ettiği Kürt muhalefetini en azından muhalefet olmaktan çıkarmanın bir aracı olarak da kullanmaya çalışıyor. ‘DEM’le birlikte yürüyoruz’ açıklaması, bunun bir ifadesi olarak görülmeli. ‘1923’le hesaplaşmak’ olarak kodlanan yeni bir cephe kuruluyor. Erdoğan’ın ümmetçilik çatısı altında, Kürt-Türk-Arap kimlikleri üzerinden tanımladığı bu cephe, esasen ABD güdümlü siyasal İslamcı dönüşümün son halkasını oluşturuyor. Ucunun anayasaya uzanıp uzanmayacağı belirsiz olan; çözüm adı altında tek adam rejimini dayatmaya devam eden bir anlayışla kurulacak hiçbir masadan demokratik bir çözüm beklenemeyeceği de açıktır.”

‘AKP KOMİSYONU, KENDİ POLİTİK ÇIKARLARI İÇİN KULLANMAK AMACIYLA İSTİYOR’

Emek Partisi (EMEP) Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili İskender Bayhan: “Erdoğan, bu tür açıklamalarla İmralı’da süren görüşmeleri iç siyaseti dizayn etmek için kullanmayı amaçlıyor. DEM Parti’yi Cumhur İttifakı’nın yanında konumlandırma söylemi üzerinden muhalefet içinde tartışma yaratmayı, çelişkileri derinleştirmeyi ve böylelikle demokratik muhalefeti bölmeyi amaçlıyor. ’Erdoğan’ın ‘Türk, Kürt, Arap ittifakı’ açıklaması ise Kürt sorunundaki süreci, bölgedeki yayılmacı emellerinin dayanağı yapma hedefinin bir parçasıdır. Özü itibariyle Bahçeli-Erdoğan ittifakı, sermayenin bölgesel çıkarları için kurduğu rüyalar âleminde, yeni Osmanlıcı hevesler peşinde koşuyor. “Tek adam ittifakı’, sayısal çoğunluğu elinde bulundurduğu bu komisyonu, kendi politik çıkarları için kullanmak amacıyla istiyor.”