Nâzım Hikmet Yaz Kampı’nın 10.’uncusu kapsamında 20 katılımcı Büyükada’da bir araya geldi: Gençlerden manifesto

Nâzım Hikmet Yaz Kampı’nın 10.’uncusu kapsamında 20 katılımcı Büyükada’da bir araya geldi: Gençlerden manifesto

Türkiye’nin farklı illerinden ve yurtdışından 20 üniversite öğrencisi 27 Temmuz-4 Ağustos tarihleri arasında Büyükada’da bu yıl 10’uncusu düzenlenen Nâzım Hikmet Yaz Kampı’nda buluştu. Kültürlerarası öğrenmeden dünya vatandaşlığına, tabiat tarihinden akademik özgürlük ve üniversite özerkliğine uzanan birçok konu gündemlerindeydi. Bu konulardan doğan sorunlar, iklim krizi, edebiyatın içinin boşaltılması, dünyadaki yükselen sınırlar, akademide yaşanan baskılar için hep birlikte “Ne yapabilirim” sorusuna yanıt aradılar. Nâzım Hikmet’in oğlu Mehmet Hikmet’in anısına düzenlenen kamp Adalar Vakfı, Adalar Belediyesi ve BTF (Bridge to Türkiye Fund) işbirliğiyle yaşama geçirildi. İlk kez uluslararası katılımla düzenlenen kampta, ABD’den gelen Türk gençler, Adalı gençler ve farklı şehirlerden -özellikle de deprem bölgesinden gelen- üniversite öğrencisi bir araya geldi. 18-25 yaş aralığındaki 20 genç, bir hafta boyunca birlikte düşünmenin, üretmenin ve paylaşmanın yollarını aradı.

Kamp boyunca kültürlerarası öğrenmeden dünya vatandaşlığına, tabiat tarihinden akademik özgürlük ve üniversite özerkliğine uzanan birçok konuda oturumlar düzenlendi. Edebiyat ise tüm bu temaların zeminini hazırladı.

‘UNUTULANLARA HAFIZA OLSUN’

Kamp sonunda, gençler aşağıdaki dört temel başlıkta düşüncelerini ve taleplerini dile getirdikleri bir manifesto yayımladı:

  • Edebiyat: Sözlerimize, yazılarımıza ket/ kilit vurulmasından, hayatımızın anahtarının elimizden alınmasından; edebiyatı, sanatı hayata geçirememekten şikâyetçiyiz. Kalemimiz toplumun ‘sus’ dediklerine ses, görmezden geldiklerine göz, unutulanlara hafıza olsun diye var olmalıdır! Tıpkı Nâzım’ın her kelimesinin bir itiraz, her dizesinin bir umut olduğu gibi.

‘SUSMAYACAĞIZ’

Üniversite özerkliği ve akademik özgürlük: Üniversite öğrencileri olarak her geçen gün daha fazla sistematik bir şekilde bilinçli olarak bastırılıyor, korkutuluyoruz. Ama biz sesimizi kesmeyeceğiz, halkın sesi olmayı bırakmayacağız. Kampüslerimize sızan, bizden bilgi almaya, bizi içeriden vurmaya çalışan sivil polisleri istemiyoruz. Üniversitelerimizin başına bize sorulmadan atanan kayyumları reddediyoruz! Haksız yere diploması feshedilen profesörlerimizin hakkını savunmaya devam edeceğiz. Kendi diplomalarımızın elimizden alınmadığı bir gelecek yaratacağız. Akademik özgürlüğü kazanmak bizim elimizde.

Ekoloji ve iklim krizi: Hayvanların ve bitkilerin de insanlar kadar değer gördüğü; doğadan aldığımız kadar doğaya verdiğimiz, ağaçlar ve kuşlarla kardeşçe yaşadığımız bir dünya istiyoruz. Kirlenmiş denizler, harap olmuş ovalar, kül olmuş ormanlar istemiyor; bu sorunlarla başa çıkmak için elinden geleni ve fazlasını yapan bir insanlık istiyoruz. Herkesin doğaya olan sorumluluğunu bildiği bir düzen istiyoruz.

Dünya vatandaşlığı: Ten rengimiz, dinimiz, dilimiz fark etmeksizin hepimizin eşit haklara sahip olma imkânı vardır ve korunmalıdır. Azınlıkları daha da bastıran dilimizdeki aşağılayıcı ifadeleri fark edip kullanmamaya dikkat etmeli ve çevremizde buna karşı bir bilinç oluşturmalıyız.