Eğitimdeki fırsat eşitsizliği: Yoksula 50, zengine 25 kişilik sınıf
İmam hatip okulları övgüsünden geri durmayan, devlet okullarındaki sorunlara çözüm üretme noktasında eğitimcilerin tepkisini alan Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in, kızını özel okulda okutması gündem oldu. Milyonlarca öğrenci 40-50 kişilik daracık sınıflarda, havasız ortamlarda, hastalık riskiyle eğitimlerini sürdürürken, Bakan Tekin’in kızının yaklaşık 25 kişilik sınıfta okuması, eğitimdeki fırsat eşitsizliğini de bir kez daha gözler önüne serdi. Ayrıca Tekin’in, ‘Türkiye’de derslik başına düşen öğrenci sayısının orta öğretimlerde 16,17 civarında, temel eğitim çağında ise 21-22 civarında’ olduğunu söylemesi ve ‘80 yılda yapılan derslik kadar derslik yaptık’larını ifade etmesi de eğitimde yaşanan ‘kalabalık sınıf sorunu’ gerçeğini değiştirmedi.
‘ADALETSİZ TABLO’
Eğitim-İş Genel Başkanı Kadem Özbay, eğitimdeki fırsat eşitsizliği örneklerinden olan kalabalık sınıf sorununa ilişkin Cumhuriyet’e konuştu. Öğrencilerin ve öğretmenlerin nefes alınamaz kalabalık sınıflarda, sağlıklı bir ortamdan uzak şekilde eğitim aldıklarını belirten Özbay, bu tablonun; yoksulluğa mahkûm edilmiş, eğitimin kamusal bir hak olduğuna inanan halkın çocukları için geçerli olduğunu ifade etti. Özbay durumu, “Bir yanda nefes alınmaz kalabalık sınıflarda eğitim görmek zorunda bırakılan milyonlarca çocuk, diğer yanda ayrıcalıklı okullarda eğitim gören küçük bir azınlık… İşte cumhuriyetin eğitim anlayışıyla bağdaşmayan, adaletsiz tablo budur” sözleriyle yorumladı.
‘AKP KAMUSAL ANLAYIŞI ÇÖKERTTİ’
AKP iktidarının, eğitimde kamusal anlayışı adım adım çökerttiğini söyleyen Özbay, “Başta köyler olmak üzere birçok yerleşim yerinde okullar kapatılmış, milyonlarca çocuk en yakınındaki okula erişim hakkından mahrum bırakılmıştır. 1 milyona yakın öğretmen atama beklerken; sınıflar öğretmensiz bırakılmış, atanamayan öğretmenlere ise bizzat bakan hakaret eder hale gelmiştir. Devlet okulları temizlik ve bakım hizmetlerinden yoksun bırakılmış, tüm yük velilerin ve öğretmenlerin sırtına yüklenmiştir. Okullar hem güvenlik hem de sağlık açısından riskli mekânlara dönüşmüştür. Özel okul sayısı yüzde 1’lerden yüzde 20’lere çıkarken, tarikat ve cemaatlerin sözde okulları desteklenmiş; kamusal, laik ve bilimsel eğitim adım adım tasfiye edilmiştir” dedi.
‘EĞİTİM ÜLKENİN KADERİ’
Cumhuriyetin eğitim felsefesinin ‘Her yurttaşa eşit, nitelikli, kamusal ve parasız eğitim hakkı sağlamak’ olduğunu vurgulayan Özbay, “Bugün çocuklarımızın geleceği süslü rakamlara değil, bu değerleri yeniden hayata geçirecek gerçek yatırımlara, öğretmen atamalarına ve yeni dersliklere muhtaçtır. Her kaybolan gün, ülkenin geleceğinden çalınmaktadır. Eğitim, sözlerle makyajlanacak bir alan değil; cumhuriyetin temeli ve bu ülkenin kaderidir” ifadelerini kullandı.