Bilim kadınlarının hikâyesi kitaplaştırıldı, 23 yıllık yolculuk çocuklara umut olacak: Bilimin izinde cesur kadınlar
Türkiye’nin dört bir yanından bilim kadınlarını desteklemeyi sürdüren L’Oréal Türkiye, 23 yılda 128 araştırmacıya ödül vererek yalnızca bireysel başarıları değil, aynı zamanda bilimin toplumsal etkisini görünür kıldı.
Bu yıl meme kanserinden Parkinson’a, prostat kanserinden yapay zekâ destekli görüntüleme teknolojilerine kadar farklı alanlarda çalışan dört araştırmacı toplam 1.2 milyon TL değerinde destek aldı.
BİR KİTAPLA ÖLÜMSÜZLEŞEN YOLCULUK
Program, bu yıl yeni bir adım daha attı: L’Oréal Türkiye, “Bilim Kadınları İçin: Bilimin İzinde Cesur Türk Kadınlarının Hikâyesi” adlı özel kitabı yayımladı.
Bu kitap, 23 yıl boyunca ödül alan kadın bilim insanlarının yaşamöykülerini, bilime olan tutkularını ve ilham veren yolculuklarını bir araya getiriyor. Kitaptan elde edilecek tüm gelir, Bilim Kahramanları Derneği aracılığıyla 8-12 yaş aralığındaki çocukların robotlarla geleceğe yönelik çözümler üretmesine destek olacak.
L’Oréal Türkiye Ülke Genel Müdürü Vanya Panayotova, programın “sadece bir ödül değil, bir toplumsal dönüşüm hikâyesi” olduğunu vurguladı:
“Türkiye bu programın en aktif ülkelerinden biri; 23 yılda desteklenen bilim kadınlarımızın birçoğu bugün profesörlük düzeyinde akademiye katkı sunuyor. Bilim kadınlarımızın başarıları, geleceğin daha eşit bir dünyasına ilham veriyor.”
BİLİMİN CESUR KADINLARI
– Doç. Dr. Banu İyisan – Akıllı Nanoilaçlarla Meme Kanserine Yeni Umut / Boğaziçi Üniversitesi, Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü
İyisan, üçlü negatif meme kanseri için tamamen doğal biyomalzemelerden, insan saç telinden bin kat küçük, çok işlevli “akıllı hibrit nanoilaç” sistemleri geliştiriyor. Bu yenilikçi sistemler, tedavi etkinliğini artırmayı ve yan etkileri azaltmayı hedefliyor. Proje, kanser tedavisinde daha sürdürülebilir ve hedefe odaklı yöntemler geliştirilmesinin önünü açabilir.
– Dr. Dilara Nemutlu Samur – Parkinson’un Bağırsaktan Beyne Yolculuğu / Alanya Alaaddin Keykubat Üniversitesi, Tıp Fakültesi
Samur, Parkinson hastalığının erken evrelerini anlamak için “çip-üstü-organ” teknolojisi kullanıyor. Bu mikroakışkan sistem sayesinde bağırsak ve beyin hücreleri arasındaki iletişim taklit edilerek hastalığın bağırsakta nasıl başladığı inceleniyor. Araştırma, erken tanı ve tedavi stratejilerinde çığır açabilecek ipuçları sunuyor.
– Dr. Duygu Kuzuoğlu Öztürk – Prostat Kanserinde Yeni Tedavi Hedefleri / Sabancı Üniversitesi, Moleküler Biyoloji, Genetik ve Biyomühendislik Bölümü
Öztürk, prostat kanserinin en ölümcül türü olan kastrasyona dirençli kanser hücrelerinde protein üretim süreçlerini inceliyor. Proje, genetik bilginin RNA’dan proteine dönüşümünü kontrol eden mekanizmaları hedef alarak, tedaviye dirençli hücrelerin büyümesini durdurmayı amaçlıyor.
– Doç. Dr. Sevinç Figen Öktem Seven – Görüntülemede Devrim: Yapay Zekâ ile Taşınabilir Spektral Kamera / Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Elektrik-Elektronik Mühendisliği Bölümü
Öktem Seven, özel lensler ve fizik tabanlı yapay zekâ algoritmalarıyla düşük maliyetli, taşınabilir bir hiperspektral görüntüleme sistemi geliştiriyor.
Her pikselde daha fazla renk ve ışık bilgisi sağlayan bu teknoloji, tarımdan çevre izlemeye, sağlıkta teşhisten kalite kontrolüne kadar geniş bir uygulama alanına sahip.
KADINLARIN AKADEMİDEKİ ‘SIZDIRAN BORU’ SORUNU
UNESCO verilerine göre dünya genelinde araştırmacıların yalnızca yüzde 33’ü kadın. Ulusal bilim akademilerinde kadın oranı yüzde 12’de kalırken erkek bilim insanları kadınlara göre iki kat daha fazla araştırma fonu alıyor. Türkiye’de ise kadın araştırma görevlilerinin oranı yüzde 55 olsa da profesörlük aşamasında bu oran yüzde 35’e kadar düşüyor.
L’Oréal Türkiye’nin 23 yıldır sürdürdüğü program, bu tabloya karşı güçlü bir istisna oluşturuyor:
Bugüne kadar ödüllendirilen 128 bilim kadınının 100’ü bugün profesör veya doçent olarak akademide görev yapıyor.
L’Oréal Türkiye Kurumsal İlişkiler ve Sürdürülebilirlik Lideri İrem Karaoda Tanrıkulu, kitabın amacını şu sözlerle özetliyor:
“Bu eser sadece bilimsel başarıları değil; sabrı, eşitlik arayışını ve cesareti de görünür kılıyor. Her bir bilim kadını geleceğe tutulan bir ışık gibi… Biz onların hikâyelerini kalıcı hale getiriyoruz.”
UNESCO işbirliğiyle 110’dan fazla ülkede yürütülen “For Women in Science” programı bugüne kadar 4 bin 700 kadın bilim insanını destekledi. Bu isimlerden 7’si daha sonra Nobel Ödülü aldı.
Türkiye’nin programdaki etkinliği, bilimin geleceğini kadınların dönüştürdüğünün en somut göstergesi.