Bu yıl 62’ncisi yapılan Uluslararası Altın Portakal Film Festivali: Buruk ama güçlü
Türkiye’nin en önemli film festivallerinden Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali, 24 Ekim’de 62’nci kez sinemaseverlere kapılarını açtı. Festivalin bu yılki sloganı “Kalpten”.
Altın Portakal, adına yakışır bir şekilde “kalpten” ancak tıpkı Altın Koza gibi biraz buruk. Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek tutuklu. Festival, Altın Portakal klasiği kortejle başlamış ve Böcek’in özgürlüğü için beyaz güvercin uçurulmuştu gökyüzüne. Türkiye’nin en büyük ve en prestijli iki film festivali, sinema tutkusunun yanına dayanışmayı da katık ediyor, sanatın susmayacağının ve susmaması gerektiğinin dersini veriyor adeta.
HABERLERDEN BEYAZPERDEYE
Festivalin “ulusal uzun metraj film yarışması” kapsamında önceki gün, “Kesilmiş Bir Ağaç Gibi” ve “Noir” filmleri seyirciyle buluştu.
“Kesilmiş Bir Ağaç Gibi”, daha önce atıldığı bir girişimden başarısız olmuş ve iflas etmiş, kendisiyle sadece para için ilişki kuran oğlu ile yurtdışına yerleşmeyi planlayan kızıyla gerçek bir “aile” duygusu yaşayamayan emekli mühendis Refik’in, Suriyeli sığınmacı Nesrin ve Nesrin’in iki küçük oğlunu “aile” gibi benimsemesinin hikâyesi. Nesrin’in ortadan kaybolması, iki çocuğun Refik’e kalmasıyla yükselen tempoya birçok sorunu sıkıştırıyor filmin yönetmeni Tunç Davut ve yapımcısenarist Sinem Altındağ. Sığınmacıların yoğun olarak yaşadığı Mersin’de çekilen filmde, aile ilişkileri, sığınmacı sorunu, toplumsal cinsiyet eşitsizliği, sosyal çürüme gibi olgular tartışmaya açılıyor.
Senaryoyu çalışırken göçmenlere ve toplumsal yapıya bakma ihtiyacı hissettiklerini belirten Davut, gösterim sonrası yapılan söyleşide, “Öykü; aile ilişkileri, ötekileşme, toplumsal yapı, sınıfsal ayrımlar ve vicdan üzerine şekillenmeye başladı ve yaşlı bir adamın vicdani hesaplaşmasını, çöken orta sınıf aile yapısını anlatmaya çalıştık” dedi.
Yönetmenliğini Ragıp Ergün’ün yaptığı “Noir” ise İstanbul’dan uzak, ıssız bir adaya yerleşip sinemaya veda filmini çekmeyi planlayan bir yönetmenin, tanımadığı bir kızın cenazesinde ağlamasının ardından gelen linç girişimine odaklanıyor. Filmde kadın cinayetlerine ilişkin özgün bir pencereden bakmaya çalışıyor Ergün.
İlginç olansa her iki filmin esin kaynağı gerçek yaşamdan haberler…
ŞENSOY’UN ZENGİN ARŞİVİ
Usta tiyatrocu Ferhan Şensoy’un yaşamına odaklanan ve 5 Eylül’de prömiyerini ENKA Sanat’ta yapan “Ferhangi Bir Yaşam” belgeseli, Altın Portakal’ın gala filmlerindendi.
Filmin yönetmeni Selçuk Metin, Ferhan Şensoy’un kızları Derya Şensoy, Müjgan Ferhan Şensoy ve Elif Durdu Şensoy’un katılımıyla Antalyalılarla buluştu.
Burada konuşan Müjgan Ferhan Şensoy, 29 Ekim’de Antalya’da olmanın kendileri için çok anlamlı olduğunu belirterek “Çok güzel bir iş çıktı. Selçuk Metin’in çok büyük emeği var. Babamın çok zengin bir arşivi varmış. Biz de bunu bu süreçte keşfettik. Çok mutluyum. Gururluyuz. Onun özellikle genç kuşakla tanışabileceği bir belge niteliğinde belgesel” dedi.
Belgeselin yönetmeni Metin de “Ben Ferhan Şensoy’a hepinizin huzurunda tekrar teşekkür etmek istiyorum. Bugüne kadar yaptığım 12’nci belgesel bu. O, bana hiç kimsenin sunmadığı bir arşiv sundu. Onun arşivinden 65 tane kaset aktardık. Bu 65 kasetin içinden işte bu gördükleriniz çıktı. Sadece o kasetlerden bile bir belgesel çıkar” ifadelerini kullandı.
Metin, belgeselin, Şensoy’un Ses Tiyatrosu’nu onarmak için Anadolu turnesine çıkmasını örnek göstererek belgeselin de Anadolu turnesine çıkması yönünde planlarının olduğunu aktardı.








