MEB’in bütçe görüşmelerine MESEM tepkileri damga vurdu: ‘Bir katliamdır, çocuk öldürme mekanizmasıdır’

MEB’in bütçe görüşmelerine MESEM tepkileri damga vurdu: ‘Bir katliamdır, çocuk öldürme mekanizmasıdır’

Meclis’te Plan ve Bütçe Komisyonunda dün Milli Eğitim Bakanlığı’nın 2026 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi görüşmeleri yapıldı. Görüşmeler tartışmalarla başladı. Görüşmelerden önce CHP’li vekiller bakan Yusuf Tekin için hazırladığı karneyi gösterdi. Tekin karneye ilişkin olarak CHP Malatya Milletvekili Veli Ağbaba’ya “Karneden dolayı sana sıfır veriyorum. Söylediğin şeylerin yüzde doksan dokuzu yalan, yanlış”dedi. CHP Manisa Milletvekili Vehbi Bakırlıoğlu ise, “Böyle başlayamayız” diye araya girince Tekin, “Veli bey ile benim hukukum başka” ifadesini kullandı. Ağbaba ise, “Sayın Bakan, bakanlığı ben yönetmiyorum” şeklinde yanıt verdi.

‘ÖĞRETMENLERİN YÜZDE 80’İ DÖNEMİMİZDE ATANDI’

Tepkiler ve tartışmaların ardından Bakan Tekin bütçe sunumunu yaptı. 2002-2003 eğitim öğretim yılında resmi okullarda 515 bin 253 öğretmen görev yaparken bu sayının 2024-2025 eğitim öğretim yılında 1 milyon 34 bin 564’e yükseltildiğini ifade eden Tekin, “Halen görevde bulunan öğretmenlerimizin yaklaşık yüzde 80’i bu dönemde atandı. AK Parti hükümetleri boyunca 821 bin 351 öğretmen ataması gerçekleşti. Bu kapasite, sınıfa doğrudan yansıdı. 2002-2003 eğitim öğretim yılında ilköğretimde derslik başına düşen öğrenci sayısı 36 iken 2024-2025 eğitim öğretim yılında bu sayı 23 olmuştur” dedi. Tekin, 2026 yılında Milli Eğitim Bakanlığı’na ayrılan bütçenin ise 1 trilyon 943 milyar 965 milyon 746 bin TL olduğunu bildirdi.

Amaçlarının ‘yetkin ve erdemli insanlar’ yetiştirmek olduğunu söyleyen Tekin, AKP hükümetlerinin, eğitimi devlet politikalarının merkezine yerleştirdiğini savundu. Tekin, “2002’de Milli Eğitim Bakanlığı, merkezi yönetim bütçesinde 4. sıradayken, 2003’ten itibaren ilk sırada yer almış ve 2026 bütçesinde de yerini korumuştur” değerlendirmesinde bulundu.

‘MESEM ÇOCUK ÖLDÜRME MEKANİZMASIDIR’

Tekin’in sunumunun ardından milletvekilleri bütçeye ilişkin görüşlerini paylaştı. CHP İstanbul Milletvekili Suat Özçağdaş söz alan ilk isim oldu. Millî Eğitim Bakanlığı bütçesinin baktığımız zaman geçen yıla oranla hemen hemen TÜİK enflasyon oranı ile aynı kaldığını ifade eden Özçağdaş, “Eğer TÜİK’in verileri doğruysa rakamlar aynı kalmış yani geçen yıla göre bütçeye hiçbir eklenmemiş demektir” dedi.

Yusuf Tekin’in bakanlığı döneminde MESEM yüzünden 16 çocuğun yaşamdan koparıldığını anımsatan Özçağdaş, “Ben bakan olsaydım 16 çocuğun öldüğü bir yerde o koltukta oturmazdım. MESEM bir katliamdır, bir çocuk öldürme mekanizmasıdır. Dört gün işte bir gün okulda diye bir iş olmaz” tepkisini gösterdi. Okullardaki güvenlik ve sağlık sorunlarına ilişkin ise Özçağdaş, “Sizin makamlarınızda var okullarda güvenlik yok. Türkiye bir numaralı koruması gereken yurttaşların mekanına güvenlik koymamış. Bin kişilik öğrencinin olduğu yerde niye bir tane okul sağlığı hemşiresi yok?” diye konuştu.

Özçağdaş AKP’nin vaatlerine ilişkin ise, “İki Adalet ve Kalkınma Partisi var. Biri sürekli vaat ediyor, diğeri yapmıyor” tepkisini gösterdi.

‘SERMAYEDEN YANA BİR TAVIRLA GAZA BASACAĞINIZI İLAN EDİYORSUNUZ’

Sonrasında konuşan DEM Parti Mersin Milletvekili Perihan Koca, “MESEM güzellemeleri yapılıyor ama bakıyoruz MESEM övgüleri yağdırmaya doyamayan hiçbir patronun, hiçbir bakanın, hiçbir milletvekilinin çocuğu MESEM’lerde değil. Sayın Bakan, sizin kendi çocuğunuz MESEM’lerde değil. Bizzat sizin sorumlu olduğunuz devlet okullarında bile okumuyor. Özel okullarda okumayı tercih ediyor. Biz o yüzden buradan bir kez daha diyoruz ki ‘yoksul işçinin 10 yaşında çocuğu ölümle burun buruna MESEM’lere gitsin, Bakan çocukları özel okula gitsin. ‘Yok öyle yağma’ diyoruz.

Çocuk işçiliği ile mücadele etmek yerine çocukları daha fazla işçileştirmenin yasal yollarını, yasal kılıflarını arıyorsunuz. Çünkü mevzu sizin için son derece sınıfsal bir yerde. Siz de sınıfsal bir tercih yapıyorsunuz ve kendi sınıfınızdan yana, sermaye sınıfından yana bir tavır alarak çocukların devlet eliyle işçileştirilmesi için daha fazla gaza basacağınızı ilan ediyorsunuz. Bunun müjdesini veriyorsunuz bize. Çünkü sermaye daha fazla çocuk işçiye ihtiyaç duyuyor. Çünkü sermaye çocuklar üzerinden daha fazla bedava iş hizmete ihtiyaç duyuyor. Tam da bu yüzden tüm meslek liseleri bugün MESEM’leştiriliyor” dedi.

‘OKULA GİTMEK LÜKS OLDU’

İYİ Parti Manisa Milletvekili Şenol Sunat ise, “Bu bütçede öğrenci yok, öğretmen yok, okul yok, gelecek yok. Sayın Bakan, ülkemizde çocuk yoksulluğu, çocuk açlığına dönüştü. Devlet okullarında en azından bir öğün yemek bu bütçede olmalıydı.

Bu ülkede eğitim artık devletin değil, ailenin sırtında bir yük. TÜİK verilerine göre son bir yılda eğitim harcamaları yüzde 75 arttı. Ve bir öğrencinin, okula başlama maliyetinin 55 bin lira olduğu ifade ediliyor. Okula gitmek artık bir hak değil, bir lüks haline geldi” diye konuştu. Saadet Partisi Samsun Milletvekili Mehmet Karaman da, “Sorun Milli Eğitim Bakanlığı bütçesinin büyüklüğünde değil, adaletindedir” ifadesini kullandı.

‘MESEM’İ SİYASETE MALZEME ETMEYİN’ ÇIKIŞI

MESEM tartışmalarına katılan AKP Elazığ Milletvekili Ejder Açıkkapı’dan dikkat çekici bir çıkış geldi. AKP’li Açıkkapı, MESEM’lerde yaşanan çocuk ölümlerine ilişkin konuşmasında muhalefete tepki göstererek “Bu acıları siyasete malzeme etmemek gerekir. Bu durumu bir istismar alanı olarak kullanmaktan vazgeçin. MESEM’lerde tüm işyerleri zorunlu sigorta kapsamındadır. İş sağlığı eğitimleri, MEB tarafından verilmektedir. Her olay yargıya taşınmaktadır. 2023-2024’te alınan önlemlerle riskli alanlarda staj kaldırılmıştır. Bu acıları siyasete malzeme etmek gerçekten kaygı verici” ifadelerini kullandı. Muhalefet milletvekilleri, Açıkkapı’nın sözlerine sıralarına koydukları MESEM’lerde ölen çocuk işçilerinin fotoğraflarını göstererek yanıt verdi.

‘BU BİR ÜLKE BEKASI MESELESİ’

CHP Karabük Milletvekili Cevdet Akay ise şu ifadeleri kullandı: “768 milyar liralık rakamı netleştirmek istiyorum. Bu 768 milyar lira, vergi harcamaları kalemidir. Geçen yıl vergi harcamaları toplamı 3 trilyon 5 milyar liraydı; bunun 701 milyarı kurumlar vergisiyle ilgiliydi. Vergi harcaması dediğimiz şey, muafiyet, istisna ve indirim yoluyla devletin tahsilinden vazgeçtiği tutarlardır. Bu yıl 768 milyar lira. Toplam vergi harcaması ise 3,5 trilyon lira. Bu 768 milyarın büyük bölümü yap-işlet-devret ve KÖİ projeleri yürüten 44 firmaya tanınan muafiyet ve istisnalardır. Ticaret Bakanı’nın verdiği cevaba göre bu firmalar 128 kez vergi, resim ve harç istisnası belgesi almıştır. Bizim talebimiz şudur: Bu 768 milyar liranın, geçen yılki 701 milyar liranın ve bu yılki 768 milyarın 460 milyar lirası okullarımızdaki öğrencilerimize bir günlük yemek bedeli için Millî Eğitim Bakanlığı’na tahsis edilsin. Yani bu kaynağın Bakanlığa aktarılmasıyla eğitim alanında önemli bir adım atılmış olur. Aktarılmıyorsa bile en düşük emekli aylığına yönlendirilerek her bir emekliye asgari ücret tutarında bir ikramiye verilebilir. Bu Sağlık Bakanlığı’nın hazırladığı beslenme çantası programı, Sayın Bakanım. Pazartesi’den Cuma’ya kadar haftalık örnek bir liste var: börek, poğaça, ayran, meyve (elma, portakal veya iki mandalina), su gibi ürünler. Bunun maliyetini hesapladık. Bir öğrenci için haftalık maliyet 885 TL. Ayda yaklaşık 20 gün üzerinden hesaplarsak aylık maliyet 3 bin 540 TL ediyor. Beş çocuklu bir aile için ise bu tutar ayda 17.700 TL’ye çıkıyor. Asgari ücret belli, en düşük emekli aylığı belli. Yılbaşından bu yana alım gücündeki erime de 6.000 TL’yi aşmış durumda. Bu şartlarda ailelerin bu maliyeti karşılaması mümkün değil. Beslenme çantaları da zaten zayıf ve yetersiz; çocuklar bodur kalmaya başladı. Son iki yılda bodurluk oranı yüzde 10’a çıktı. Bu bir ülke bekası meselesidir. Çocuklarımız verimli beslenemiyor. Bu nedenle sözünü ettiğimiz kaynağın Millî Eğitim Bakanlığı bütçesine mutlaka aktarılmasını talep ediyoruz. Önergemizi de sunacağız.”

HAKSIZ NAKİL KOMİSYON GÜNDEMİNDE

CHP Manisa Milletvekili Vehbi Bakırlıoğlu ise kendi ilinde yaşanan ‘Bir ortaokul müdürünün kendi çocuğunu sınavda yeterli puan alamamasına karşın, merkezi sınavla girilen bir liseye deprem kontenjanından yerleştirmesi’ olayını eleştirdi.

Bakırlıoğlu, “Bizim Manisa’da Allah’a şükür bir doğal afet olmadı. Bir deprem olmadı. Acaba bu doğal afet sebebiyle yerleştirme maddesiyle örnekte olduğu gibi haksız yere başka nakiller yapıldı mı? Bunun için tüm nakillerin tüm komisyon kararlarının gözden geçirilmesi lazım. Ama geriye dönüp baktığımız zaman artık bu olaylar ne yazık ki ülkemizin normali haline gelmeye başladı. Daha acısı bir şey söyleyeyim size Sayın Bakan. Yani şu anda Milli Eğitim Bakanı olarak orada oturuyorsunuz ve rektör olurken de yasal şartları taşımadığınız halde adrese teslim kişiye kişiye özel bir yasal düzenlemeyle rektör oldunuz ve o yasal düzenlemeden benim bildiğim kadarıyla sizden başka kimse faydalanmadı. Yani siz de hülle yapmış oldunuz. O zaman şöyle düşünüyorum. Lütfen kusura bakmayın. Yani şimdi böyle bir bakan Milli Eğitim Bakanlığı’nda oturuyor. O zaman böyle ortaokul müdürlerin olması da normaldir diyorum” dedi.

CHP İzmir Milletvekili Ümit Özlale de KYK burslarının gıda endeksine göre yüzde 51.8 gerilediğini dile getirdi. Net okullaşma oranlarının artmadığını ifade eden Özlale, okul öncesi eğitimin Güneydoğu şehirlerinden başlamak üzere artırılması gerektiğini belirtti.

‘10 KASIM ATATÜRK’TÜR’

İYİ Parti Samsun Milletvekili Erhan Usta, 10 Kasım’ın ara tatil dönemine denk getirilmesine eleştirdi. Usta, “10 Kasım işinde bilinçli bir tercih var. 10 Kasım Atatürk’tür. Atatürk’ü çocuklara öğretmeden siz nasıl bir eğitimden bahsediyorsunuz? Emin olun bu bilinçli bir tercih. Ben burada iyi niyet göremiyorum. Lütfen bu yanlıştan dönün” dedi.