Kışın solunum yolu hastalıkları artıyor: Uzmanlardan ev içi hava kalitesi uyarısı
Soğuk havaların etkisini artırmasıyla birlikte ısınma ihtiyacı da günlük yaşamın en temel gereksinimlerinden biri haline geldi. Ancak hem kalorifer sistemlerinin hem de kullanılan sobaların yeterince temizlenmemesi, görünmez fakat ciddi sağlık risklerini beraberinde getiriyor.
Uzmanlar, özellikle sobadan çıkan karbonmonoksit, yanmış partiküller ve ev içi hava kirliliğinin solunum yolu hastalıklarını tetiklediğine dikkat çekiyor.
Türk Toraks Derneği Merkez Yönetim Kurulu üyesi Doç. Dr. Ezgi Demirdöğen, soğuk havanın genellikle kuru olduğunu ve bu durumun solunum yollarındaki doğal nemi azaltarak tahrişe yol açtığını belirterek “Soğuk ve kuru hava, hava yollarında daralmaya neden olabilir. Bu daralma özellikle astım ve KOAH hastalarında nefes darlığı ve öksürük nöbetlerini tetikler” dedi. Soğuk havaya uzun süre maruz kalmanın savunma mekanizmalarını zayıflattığını hatırlatan Demirdöğen, grip ve zatürree riskinin bu nedenle arttığını vurguladı.
‘HÜCRE HASARINA NEDEN OLUR’
Isınmak için soba ve şömine kullanılan evlerde karbonmonoksit, is ve kurumun artabileceğini ifade eden Demirdöğen, “Karbonmonoksit oksijen taşınmasını engelleyerek ölümcül sonuçlara yol açabilir. Partiküller ise akciğerlerin derinliklerine ulaşıp iltihap ve hücre hasarına neden olur” ifadelerini kullandı.
Demirdöğen, nemli ve ısınmayan evlerde küf mantarlarının çoğaldığını, küf sporlarının ise alerjik reaksiyonlar ve astım krizlerini tetiklediğini söyledi. Soğuk havada titrek tüylerin yavaşlayarak mikropları tutma kapasitesini azalttığını aktaran Demirdöğen, kapalı ve kalabalık ortamlarda geçirilen sürenin grip, nezle ve Covid-19’un daha kolay yayılmasına yol açtığını söyledi.
Demirdöğen soba kullanımının hava kirliliğini artırması da önemli etkenler arasında olduğunu söyledi.
Kalorifer petekleri ve klima filtrelerinin düzenli temizlenmemesinin ev içinde önemli bir risk oluşturduğuna dikkat çeken Demirdöğen, bu ortamlarda biriken toz, polen, küf ve mikropların cihaz çalıştığında havaya yayıldığını vurgulayarak “Bu partiküller astım ve alerjik riniti olan kişilerde atakları tetikler; göz, burun ve boğazda tahrişe yol açar” diye konuştu.
Karbonmonoksitin renksiz ve kokusuz olduğu için fark edilmediğini söyleyen Demirdöğen, gazın kana oksijenden daha güçlü bağlanarak ciddi oksijen yetersizliğine yol açtığını belirtti. Karbonmonoksit zehirlenmesi belirtilerine değinen Demirdöğen, “Baş ağrısı, baş dönmesi, halsizlik, göğüs ağrısı ve nefes darlığı erken uyarı işaretleridir. Sobalı ortamda bu belirtiler görülüyorsa derhal temiz havaya çıkılmalı ve 112 aranmalıdır” uyarısında bulundu.
Demirdöğen, kış aylarında ev içi hava kalitesini korumak için günde birkaç kez kısa süreli havalandırma yapılmasını önerdi. Demirdöğen, oturma odasında 21–23 derece sıcaklığın ideal olduğunu, nemin ise dengede tutulması gerektiğini belirtti. Bacaların ve ısıtıcıların düzenli bakımının önemine değinen Demirdöğen, sigara, mum ve tütsü kullanımından kaçınılmasını, filtrelerin temizlenmesini ve doğal temizlik ürünlerinin tercih edilmesini tavsiye etti.








