Almanya’da AIDS tedavisinde umut verici keşif
Dünya genelinde yaklaşık 44 milyon ölüm! Bu, 1981’de tanımlanmasından bu yana AIDS’in ortaya koyduğu acı bilanço.
İnsanlığın karşılaştığı en yıkıcı salgınlardan biri olarak kabul edilen AIDS, tüm önleme ve farkındalık çabalarına rağmen hâlâ can almaya devam ediyor.
Yalnızca 2024 yılında, hastalığın neden olduğu komplikasyonlar sonucu dünyada yaklaşık 630 bin kişi yaşamını yitirdi.
Bu nedenle Köln Üniversitesi Hastanesi’nde yapılan yeni keşif, AIDS’e karşı mücadelede güçlü bir umut olarak değerlendiriliyor.
800’den fazla antikor test edildi
Köln Üniversitesi Viroloji Enstitüsü Direktörü Florian Klein liderliğindeki araştırma ekibi, HIV taşıyıcısı 32 kişinin kan örneklerini inceledi. Bu kişiler, herhangi bir tedavi almadan doğal yollarla güçlü ve geniş kapsamlı bir antikor tepkisi geliştirmişti.
Araştırmacılar, bu örneklerden elde ettikleri 800’den fazla farklı antikoru laboratuvarda test etti. Amaç, bu antikorların HIV’i etkisiz hale getirme gücünü ölçmekti. Antikorlar arasında özellikle 04_A06 dikkat çekti.
Bu antikor, virüsün insan hücrelerine tutunduğu bölgeyi hedef alarak HIV’in hücreye girmesini engelliyor. Çünkü virüs, hücreye girdikten sonra onu kendi çoğalması için kullanıyor ve zamanla bağışıklık sistemini zayıflatıyor.
Antikorun “yapım planı,” bağışıklık sistemindeki B lenfositleri adlı hücrelerde yer alıyor. Bu hücreler, hastalık etkeniyle karşılaştıklarında plazma hücrelerine dönüşüp antikor üretmeye başlıyor. 04_A06 da bu süreçte oluşuyor. Araştırmacılar bu antikorun genetik kodunu çözerek laboratuvarda yeniden üretmeyi başardı.

Evde kan analizi: Artık birçok ülkede tek seferlik HIV test kitleriyle herkes kendi kendine test yapabiliyorFotoğraf: ALICE/BSIP/IMAGO
Klein bunu şöyle açıklıyor:
“Artık hastalardan sürekli kan almamıza gerek yok. Antikorun genetik planı başka bir hücreye aktarılıyor ve o hücreye ‘lütfen bu proteini, yani bu antikoru üret’ deniliyor.”
04_A06: Tedavi ve korunmada yeni umut
İnsan bağışıklık sistemi bileşenlerini taşıyan ve HIV ile enfekte edilen farelerle yapılan deneylerde 04_A06 antikoru, virüsün büyük kısmını tamamen etkisiz hale getirdi. Araştırma ekibi, aralarında diğer antikorlara dirençli olanların da bulunduğu 340 farklı HIV varyantını test etti.
Klein, “HIV’in tedavisini zorlaştıran en önemli etken, virüslerin genetik çeşitliliği. Ancak bu yeni antikor, test edilen virüslerin yüzde 98’ini nötralize etmeyi başardı” diyor.
Klein’a göre bu antikor, hem HIV ile enfekte kişilere yardımcı olabilir hem de enfeksiyonun önlenmesinde kullanılabilir: “Antikor virüsün reseptörüne bağlanarak hücreye girişini engelliyor. Bu sayede bağışıklık sistemi virüsü daha kolay tanıyıp yok edebiliyor.”
Alman araştırmacı, 04_A06’nın ayrıca önleyici (profilaktik) amaçla da etkili olabileceği görüşünde: “Antikor vücutta bulunduğu sürece virüs henüz bir hücreye ulaşmadan yakalanıp etkisiz hale getiriliyor.”
Henüz HIV aşısı yok
Yeni antikor, “pasif bağışıklama” olarak adlandırılan bir etki gösterebilir. Bu, vücuda doğrudan antikor verilmesi anlamına geliyor. Aktif bağışıklama ise yani aşılama ise vücudun kendi antikorlarını üretmesini sağlayabilir. Ancak böyle bir HIV aşısı henüz geliştirilemedi. mRNA teknolojisiyle geliştirilen bazı deneysel aşı çalışmaları sürüyor.
Bu yöntemde bağışıklık sistemi, HIV’in zarfındaki bir proteinle tanıştırılarak antikor üretmeye teşvik ediliyor. Ancak bu yaklaşım şu ana kadar yalnızca tek bir HIV varyantı üzerinde test edildi.

Depo etkisi olan önleyici HIV aşısı: Lenacapavir adlı etken madde AB’de de onaylandıFotoğraf: Nardus Engelbrecht/AP/picture alliance
Günümüzde HIV’e karşı koruyucu olarak kullanılan ilaçlar genellikle tablet ya da enjeksiyon formunda. Günlük tabletler etkili olsa da düzenli kullanımı zorlayıcı olabiliyor. Lenacapavir gibi uzun etkiye sahip bazı “depo ilaçlar” Avrupa Birliği’nde onaylanmış olsa da henüz piyasaya sürülmedi.
Klein, “Antikor temelli bir önleyici tedavi sayesinde tabletlere gerek kalmaz. Enfeksiyonu önleme olasılığı yüzde 90’ın üzerinde olurdu” diyor.
Böyle bir uygulamanın altı ayda bir tekrarlanması yeterli olabilir.
Yeni antikorun etkinliği çok yüksek
Daha önce de geniş etkili antikorlar bulunmuştu. Ancak Zürih Üniversitesi Tıp Virolojisi Enstitüsü Direktörü Alexandra Trkola, Köln’deki keşfin olağanüstü olduğunu söylüyor: “04_A06, bu grubun kesinlikle en güçlü üyelerinden biri. Teorik olarak, genelde ancak antikor kombinasyonlarında görülen bir etkinliğe tek başına ulaşabiliyor.”
Burada “güçlü”den kasıt, az miktarda antikorla yüksek etki elde edilmesi. Bu durum, enjeksiyonla uygulanacak olası bir tedavide kritik önem taşıyor.
Köln Üniversitesi Viroloji Enstitüsü Direktörü Florian Klein, bir başka önemli noktaya daha vurgu yapıyor: “Çok sayıda enjeksiyon hem hastalar için zor hem de ilacı pahalı hale getirir. Bu nedenle az dozda yüksek etkinlik büyük bir avantaj.”
İlaç olarak kullanımı zaman alacak
Uzmanlara göre 04_A06’nın ilaç olarak kullanılabilmesi için uzun bir süreç gerekiyor.
Münih Teknik Üniversitesi’ne bağlı Rechts der Isar Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Bölüm Başkanı Christoph Spinner “Köln’deki bulgular şu anda yalnızca laboratuvar verilerine dayanıyor. Bu nedenle gerçek yaşam koşullarındaki etkinliğe dair kesin bir değerlendirme yapmak mümkün değil” diyor.
Spinner, sonraki aşamada doz, güvenilirlik ve klinik etkinlik üzerine kapsamlı çalışmalar yapılması gerektiğini vurguluyor.
Virolog Trkola da benzer görüşte: “Antikorun klinik uygulamada da başarılı olup olmayacağı henüz belli değil. Ancak ilk sonuçlar oldukça umut verici.”