CHP Genel Başkan Yardımcısı Ensar Aytekin, mutlak butlan davası için net konuştu: ‘Son kaleyi teslim etmeyeceğiz’
Yurtiçi ve Yurtdışı Örgütlenmeden Sorumlu CHP Genel Başkan Yardımcısı Ensar Aytekin Cumhuriyet’in sorularını yanıtladı.
– Siz il binasına girildiği gün İstanbul’daydınız, nasıl bir ortam vardı?
Kaotik bir ortamdı… İstanbul Emniyet Müdürlüğü binasında o kadar polis yoktur. Binanın bahçesinden, ana kapısından, girişinden tutun beşinci katına kadar merdivenlerin her basamağında elinde kalkanı, copu olan bir polis bulunuyor. Misafirlerin karşılandığı girişteki sekreterya bölümünde polisler oturuyor. Binada çalışma birimleri, partimize ait evraklar, özel belgeler, partiyle ilgili kayıtlar var. Buralar polis dolu. Bir anda tamamının güvenliği ortadan kalktı.
– Bu kaotik ortamda siz binaya nasıl girdiniz?
Müdahale olduğu gün gittim. Sitenin altında ayrı bir giriş var, ben oradan girdim. Ana kapıda biber gazı, darp, itiş kakış vardı. Merdivenlerden teras katına kadar birçok kişi gaz yemiş, coplanmıştı, inanılmaz bir görüntüydü.
– Engelleme ile karşılaştınız mı?
Milletvekili ve genel başkan yardımcısı olduğum halde kendi binamıza girmekte zorlandım. Kalkanlı polislerle aramızda bir mukavemet oldu. Biz makam katı olan üçüncü kattaydık. Orada da kimsenin girmemesi için barikat konulmuştu.
– Gürsel Tekin ile bir araya gelmeniz nasıl oldu, görüşmedeki amaç neydi?
Ben Ankara’dan yola çıktığımda Gürsel Bey’i aradım, ulaşamadım. Gürsel Bey’den bana dönüş de olmadı. Amaç şuydu: Ne yapmak istiyorsun, zaten delegenin imzasıyla 24 Eylül günü il kongremiz olacak. Asliye Hukuk Mahkemesi, siyasi partilere kayyum atayacak, partilerin kongresini iptal edecek yetkiye sahip değil. Bunu perşembe günü çıkan kararla da gördük, asıl mahkeme kongrenin iptalini esastan bozdu. Yani kongreyle ilgili sorun yok. Biz de o gün, daha bu karar çıkmadan önce mahkemenin kararını savunuyorduk.
– Görüşme görüntülerini kamuoyu izledi, bu yayın nasıl gerçekleşti?
İki ayrı çekim yapılıyormuş. Biri; Gürsel Bey’in ekibinden biriymiş, sırtım dönük olduğu için fark etmemiştim. Diğeri de benimle birlikte gelen İstanbul Milletvekilimiz. Ben onun video çektiğini sanıyordum, meğer canlı yayınmış. Biz bunu Meclis’te gazeteciler içeriye giremediğinde bazı komisyon toplantılarında da yapıyoruz. Ama ben canlı yayından habersizdim. Görüntülerde de var, ben telefonla konuşuyorum. Çünkü grup başkan vekilimiz aradı ve canlı yayında olduğumuzu söyledi. Bunu öğrenince “Kapatın” dedim ve kapattılar. Diğer çekimi fark edince onu da durdurdum.
‘HAFIZALARDA; GAZ, COP, DARP KALDI’
– Oradaki ortamın sinirleri germek için Gürsel Bey’e yönelik bir komplo olduğu iddiası için yorumunuz nedir?
Ben o tür işleri bilmem, bilsem de yapamam. Karakterim uygun değil. Gürsel Bey benim hemşehrim. CHP’yle özdeş bir isim olmuşsunuz, insanlar size bakınca yıllarca CHP’yi görmüş, hatırlamış. Genel sekreterlik gibi çok kıymetli bir makamda dahi bulunmuşsunuz. Böyle bir isim, attığı adımın sonucunun ne olacağını mutlaka biliyordur. Ama ben görüşmede bunu hatırlatma gereği duydum. Partililerin coplanmasına, biber gazı yemesine sebep olması, “Baba Evi” dediğimiz partimizin camının, çerçevesinin indirilmesi, binaya orantısız bir polis gücüyle girilmesi CHP’li bir politikacı için vahim. Partide çok iyi işler yapmış olabilirsiniz ama bu son yapılan hepsini unutturur. Hafızalarda; gaz, cop, darp kalır. Gürsel Bey için de maalesef böyle oldu. Hafızalarda, AKP’nin bağımlı yargısının kayyum memuru olarak yerini aldı.
– Siz de Gürsel Bey’in bugüne kadar bulunduğu makamları, geçmişini anımsattınız. Aynı “Baba Evi”nin evlatları olarak uzlaşma ihtimali olamaz mıydı?
Yetkisiz bir mahkemenin bir il kongresini iptal edip, seçilmiş il başkanını görevden alıp yerine birini tayin etmesi bizim açımızdan kabul edilemez. Onun bulunduğu mevki makam bizim açımızdan tanınacak bir durum değil. Ben kendisine “Sen kendini, biz kabul etmesek de şu anda partinin resmi il başkanı olarak görüyorsun. O halde, bütün bu görevleri yapmış birisi olarak bu görev sana tebliğ edildiği gün bir kişiyi araman gerekiyorsa partiden o kişi kim olur?” diye sordum. O kişi benim, beni araması gerekirdi. Kendisi de Örgütlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı yaptı. Şimdi örgütlerin sorumluluğu bende. Ama aramadı. Ben Ankara’dan yola çıkarken aradım, ulaşamadım. Bunları yüzüne söyledim.
– Gürsel Bey ne yanıt verdi?
Başkalarıyla görüşüyormuş. “Başkaları” diye bir kavram yok. Bu iş ahbap çavuş ilişkisi değil.
– Aradığınızda görüşebilseydiniz ne diyecektiniz?
Ben kendisine, “Cumhuriyet Halk Partisi tepeden tırnağa tehdit ve tehlike altındayken, AKP’nin bütün saldırılarına maruz kalmışken, belediye başkanları hapiste, genel başkanına her hafta bir soruşturma açılıyorken, yargının bu kadar bağımlı olduğu bir dönemde görevi kabul etme” önerisinde bulunacaktım.
– Gürsel Bey sizin telefonunuza çıksaydı veya dönüş yapsaydı farklı olur muydu?
– Gürsel Tekin masaya elini vurarak “Aziz İhsan’ın, Ertan Yıldız’ın arkadaşı değilim. Beni partiden atıyorlar Ertan Yıldız partide” dedi. Siz ne anladınız bu söylemden?
İkisini de tanımıyorum. Fotoğraflarını görsem dahi bilmem. Bunların partiyle olan ilişkisinden bahsetti. O günkü konumuz bu değildi. O kişinin devletin birçok birimiyle, belediyelerle ilişkisi var ve “iftiracı” olmuş, bir suç örgütünün lideri olarak kayıtlara girmiş. Ama ne hikmetse lider dışarıda elini kolunu sallayarak geziyor.
– Ertan Yıldız’ın belediye meclis üyesi olduğu söyleniyor, öyle mi?
Galiba. Hangi ilçeden bilmiyorum.
– Onunla ilgili bir ihraç olacak mı?
Yerel yönetimlerin alanı olduğu için onunla ilgili bir işlem var mı bilmiyorum. Gürsel Bey o söylemiyle konuyu saptırmaya çalıştı. Orada mevzumuz o değildi. Ben kendisine “Polisleri al, buradan git, ben seni arayacağım, konuşacağız” dedim. O da “Polisleri ben getirmedim” dedi. Polisler Gürsel Bey’i getirdi. Hani tek başına geliyordun? Hatta gelmiyordun. Her saat karar değiştirdi.
– İçişleri Bakanlığı il binasının adres değişikliğini gerçekleştirmiyor. Buna karşı ne yapacaksınız?
İçişleri Bakanlığı’nın da İçişleri Bakanı’nın da bu kararı askıya alma hakkı yok. Partiler bildirim yapar ve ivedilikle güncellenir. O bina sayın genel başkanımızın çalışma ofisi olmuştur. Mülkiyeti bize ait olan bir yapının ne amaçla kullanılacağına İçişleri Bakanı değil biz karar veririz. Devlet adamları, görevleri bitince başını yere eğdirecek işlerle anılmamalı.
– Beykoz Belediye Başkanvekili AKP’ye geçti, Bayrampaşa Belediyesi’ne de operasyon yapıldı. Neler oluyor?
Beykoz Belediye Başkan Vekili İstanbul’a gittiğim o kaotik günde binadaydı. Arka planda neler yaşanıyor, bilmiyorum. Ama iktidar partisinin CHP’li belediyelere transfer dönemini başlattığını çok net görüyoruz. Çürük elmalar, zayıf halkalar bulunur. Onlar şantajla mı, tehditle mi, teklifle mi transfer ediliyorlar bilmiyoruz ama her yöntem kullanılıyor. Bunu yaşayarak görüyoruz.
– Peki 15 Eylül’de kayyum ihtimali öngörüyor musunuz?
İstanbul ile ilgili Ankara’daki mahkemenin, iptalin reddine ilişkin kararı rahatlatıcı. Ben kayyum kararı beklemiyorum. Ola ki oldu, biz buradayız.
– İstanbul’da gördüğümüz görüntüleri mi göreceğiz?
Umarım görmeyiz. Dilerim ki Gürsel Bey’in tersine görevi kabul edecek birileri çıkmaz. Ama ola ki çıktı, biz buradayız, burayı teslim etmeyiz. Burası son kaledir. CHP’ye polisi arkasına alarak girmenin tarih önünde büyük bedeli olur.
– 21 Eylül’de genel başkan adayı Özgür Bey mi?
Tabii, elbette başkaları da aday olabilir. Genel başkanımızın önünde bir seçilme engeli yok.
– Özgür Bey’in dokunulmazlığının kaldırılması ihtimali var mı?
Dokunulmazlık kaldırma eyleminin gerçekleşeceğini düşünmüyorum. Halkın gücünün üstünde hiçbir güç yoktur. Bu topraklara bazen baskıcı yönetimler gelmiştir ama günün sonunda milletin dediği olur.
– Kurultayda kaç delege oy kullanacak?
İstanbul Delegesi katılmayacak. Gerçi son mahkeme kararına göre onlar da katılabilir. Ama buna rağmen biz İstanbul hariç 1116 delegeyle kurultayı toplayacağız.
– Kaç delege imza verdi?
Bin civarı delege kurultay için imza verdi. O gün kurultayımızı açacağız. Genel başkan ve Parti Meclis üyelerini seçeceğiz.
– 15 Eylül günü mutlak butlan kararı çıkarsa, kurultay iptal edilebilir mi?
İhtimal görmüyorum. Perşembe günü çıkan karar olası birçok hamleyi ortadan kaldırdı. Bizim açımızdan 5 Kasım 2023’teki kurultay yapılıp bitmiş. Ama sonra iftiralar, yalanlar çıkınca genel başkanımız nisanda kurultay topladı. Delegelerin oy birliğine yakın bir oranla genel başkan tekrar seçildi ve CHP tarihinde bir ilk olarak genel başkanın anahtar listesi delinmeden geçti. Bu, hem genel başkanımıza hem onun yönetim kadrosuna tam güven demektir. Ama durmadılar. Mahkeme kararları, dedikodular, iftiralar, yazılanlar, çizilenler… Bu kez delegemiz ayağa kalktı ve imza topladı. Delege talep ettiği için olağanüstü kurultaya gidiyoruz. İnanıyorum orada da sayın genel başkanımız ve onun listesi oy birliğine yakın bir oranla seçilecek. O zaman ne diyecekler merak ediyorum.
– Yeni parti kurulmasına yönelik iddialar için ne dersiniz?
Yeni parti kurma planımız yok, hiç olmadı, olmaz da. Yeni parti iddiaları, kaosu büyütüp CHP’yi parçalamak için atılan iftira ve yalanlar. Biz Cumhuriyet Halk Partiliyiz ve buradayız.
2023 Kasım kurultayında değişim oldu. Genel Başkanımız ve yeni Parti Meclisi seçildi. Bir yerel seçim yaşadık, birinci parti olduk. Yerel seçimlerden bu yana birincilik kalıcılaştırıldı. CHP’den büyük bir umut yükseliyor. Yükselen umuda halk omuz veriyor. Genel başkanımız CHP’yi; sahada, sokakta, meydanlarda, siyaseti halkla birlikte yapan bir parti yaptı. Parti kapılarını halka açtı, üye sayımız ikiye katlandı. Türk siyaset tarihinde bir ilk yaşandı ve cumhurbaşkanı adayını ön seçimle halk seçti.
– Aday konusu bu kadar erken olmasaydı farklı bir senaryo yaşıyor olabilir miydik?
Şu an yaşadıklarımızı bir sene sonra aday belirlediğimiz zaman yaşardık. Ama mutlaka yaşardık. Görünen o. Erken yaşamış olmak bizim için kıymetli. Tüm bu yolları tüketip, ona göre siyaset belirleyeceğiz.
– Özgür Bey’in “Baskı devam ederse Türkiye’de hayatı durma noktasına getirecek eylemler yaparız” ifadesinin anlamı nedir?
Yapacaklarımızı açıklarsak o bir plan olmaktan çıkar. Ama şunu açık net söyleyebiliriz; karşılaşabileceğimiz her türlü engele karşı A’dan Z’ye kadar planımız var. Eğer gerekirse her birini zamanı geldiğinde devreye sokacağız. Son kaleyi teslim etmeyeceğiz.
– Neden “son kale CHP” dediniz?
CHP’yi cumhuriyeti kuran kadrolar kurdu. O kadrolar önemli, kıymetli, halka dokunan, ülkeye yarar sağlayan kurumlar kurdular, fabrikalar açtılar. Bugün kimi satıldı, kimi kapatıldı, kiminin içi boşaltıldı. Şu an Türkiye’nin birinci partisi olarak CHP dimdik ayakta. Bu yaşadıklarımızın nedeni tam da bu. Muhalefetini yalnızca grup toplantılarında yapan, ikinciliğe, üçüncülüğe, sahillerde bazı belediyeleri almaya razı bir Cumhuriyet Halk Partisi olsaydı bunların hiçbirini yaşamazdık. Şimdi bütün bunları elinin tersiyle itip iktidara yürüyen, yıldızı parlayan bir Cumhuriyet Halk Partisi olduğumuz için bu ablukanın altındayız.
‘BU SÜRECİN SONU AYDINLIK, İKTİDAR OLACAĞIZ’
– Bu sürecin sonunu nasıl görüyorsunuz?
Biz iki şeye güveniyoruz. Bir; kendimize, iki; milletimize. Bu sürecin sonu aydınlık, Mustafa Kemal Atatürk’ün partisi iktidar olur. Buna yemin etmiş bir genel başkan ve kadrosu var. Elbette engeller çıkacak ama biz her şeyi göze aldık. Yolumuza devam edeceğiz.
PORTRE
1972’de Ardahan’da doğdu. İlk ve orta öğrenimini Ardahan’da tamamladı. Liseyi, Kars Ticaret Lisesi’nde okudu. Anadolu Üniversitesi İktisat Fakültesi’nden mezun oldu. Partinin gençlik ve ilçe yönetimlerinde yer aldı. Balıkesir İl Başkan Yardımcısı oldu. 27. Dönem Balıkesir Milletvekili seçildi. İçişleri Komisyonu Üyeliği yaptı. 28.dönemde TBMM İdare Amirliği görevinde bulundu. 38. Olağan Kurultay’da PM üyeliğine seçildi. Aytekin, Örgütlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı görevini yürütüyor.