Deniz Berktay ile Kuzeyden Notlar: Kiev’de protestolar ne anlama geliyor?

Deniz Berktay ile Kuzeyden Notlar: Kiev’de protestolar ne anlama geliyor?

Ben Kiev’de oturmuş bu satırları yazarken dışarıda korkunç gümbürtüler siren seslerine karışıyor. Garip bir tesadüf eseri, dün gece yarısından beri Kiev hem bir hava saldırısına hem de benzeri görülmemiş bir sağanak yağışa maruz kaldı. Bu sesler gök gürültüsü mü, bomba patlaması mı ayırt etmek çok zor.

Ayırt etmekte zorlanan tek ben değilim. Gecenin üçünde büyük bir gümbürtüyle uyanınca füze saldırısı zannedip telefonumdaki telegram kanallarına baktım. Ukraynalı telegram kanalları, Kiev’de yaşayanları teskin ediyor, “Merak etmeyin, Rus füzeleri henüz Kiev’i hedef almadı, bu duyduklarınız gök gürültüsüdür” diye.

İşte 2025 yazını Kiev’de geçirmek böyle bir şey. Yüzlerce İHA’nın saldırdığı gecelerde, İHA vızıltıları insanın adeta beynini deliyor. Kimi zaman hava saldırıları nedeniyle uykusuz kaldıktan sonra, sabahleyin uyuklamaya çalışırken dışarıdan gelen çim biçme makinesinin veya bir motosikletin vızıltısını da İHA zannedip zıplıyordum. Ama insan hermen her şeye alışabiliyormuş. Bu vızıltılar da bir yerden sonra olağan gelmeye başlıyor.

Bu savaş Rusya’nın pek işine yaramadı. Çünkü NATO’nun kendisini kuşatmasını önlemek isteyen Rusya’nın bunu açık saldırganlıkla yapması Avrupa’daki Rus karşıtlarının işini kolaylaştırdı, Finlandiya ve İsveç gibi, Rusya’nın batısındaki iki ülke, NATO’ya girdi. Eskiden uluslararası ilişkilerde “Finlandiya Modeli” denen bir tarafsızlık modeli vardı. Şimdi Finlandiya NATO’daki en Rus karşıtı ülkelerden biri oldu. Tarafsız devletin bir diğer örneği olan Avusturya bile NATO üyeliği konusunu tartışmaya açtı. Avusturya dışişleri bakanı, tarafsızlığın Avusturya’yı korumadığını, NATO üyeliği konusunu tartışmaya açmalarının yerinde olacağını söyledi önceki gün.

Ancak Rusya’nın aleyhine olan gelişmenin illa Ukrayna’nın lehine olması gerekmiyor. Bu savaş Rusya için olumsuz olduysa Ukrayna için yıkıcı oldu. İşgal edilen toprakların yanı sıra işgal edilmemiş topraklar da Amerikan nüfuzuna giriyor. Milyonlarca kişi göç yollarına düştü.

KİTLESEL PROTESTOLAR

Tüm bunlar olurken Ukrayna iç siyaseti de kaynamaya başladı. Savaş nedeniyle sıkı yönetim yasasının yürürlükte bulunduğu, protesto gösterilerinin yasak olduğu Ukrayna’da üç buçuk yıldır ilk kez kitlesel protestolar düzenleniyor. Bunun nedeni, iktidarın yolsuzluklarla mücadeleden sorumlu olan (ve bir zamanlar Batılılar tarafından kurulmuş olan) iki kurumun özerkliğini kaldırması. Muhalif basın, bu kurumların iktidarın üst kademelerine yönelik soruşturma başlatmalarından sonra bu adımların atıldığını söylüyor. Bu olay, iktidara yakın bazı çevrelerin savaştan yararlanıp zenginleştiğini dile getiren kesimleri sokağa döktü (Savaşın başından beri ilk kez, bazı yayın organları, savaşla birlikte zenginleşenlerden bahsetmeye başladı). Fakat burada, Ukrayna’da iki farklı kesimin olduğunu vurgulamak gerekiyor. Bir tarafta Batı’nın Ukrayna’yı kullandığını ve savaşın gereksiz yere uzadığını savunanlar var. Diğer taraftaysa Batı olmadan yaşanamayacağını savunan ve Zelenski’yi, Batı’yla ilişkileri bozmakla suçlayanlar. İşte sokağa çıkanlar bu ikinci grup. Bunlar, Ukrayna’nın şu anda Avrupa’nın parasına muhtaç olduğunu ve yolsuzluklar nedeniyle AB ile ilişkiler bozulursa Ukrayna’nın parasız kalacağını savunuyor. Ukrayna yönetimi hem bu kesimlerin hem de doğrudan AB’nin tepkileriyle karşılaşınca geri adım attı ve parlamentoya, bu kurumlara yeniden özerklik verecek tasarının sunulacağını açıkladı. Açıklamanın ardından protestolar söndü. Ama bu, Ukrayna iç siyasetinin büyük bir krizle karşı karşıya olduğunu göstermiş oldu. Zaten geçenlerde başbakanın değiştirilmesi de iktidarın yeni yüzlerle reytingi yükseltme kaygısından kaynaklanıyordu. Fakat bu değişiklikler siyasi krizi çözebildi mi, bunu sonbahar-kış döneminde göreceğiz.