Eğitim-İş’ten ‘Boğaziçi’ açıklaması: ‘Bilimin ve özgür düşüncenin yok sayıldığı yerde…’

Eğitim-İş’ten ‘Boğaziçi’ açıklaması: ‘Bilimin ve özgür düşüncenin yok sayıldığı yerde…’

15 yaşındaki Hilal Özdemir’in, Ayberk Kurtuluş isimli bir kişi tarafından katledilmesine yönelik tepkiler devam ediyor.

Eğitim ve Bilim İşgörenleri sendikası (Eğitim-İş) da yazılı bir açıklamayla cinayeti kınadı, çok sayıda suç kaydı bulunan bir kişinin öğrencilerin, akademisyenlerin alınmadığı kampüse silahla girmiş olmasına dikkat çekti.

“Mezunların, akademisyenlerin ve öğrencilerin rahatça giremediği kampüse bir katil silahla nasıl girebilmektedir?” sorusunu yönelten Eğitim-İş, açıklamasında “Kayyum yönetimi bunun hesabını vermelidir”

“KAYYUM YÖNETİMİ HESAP VERMELİ”

Eğitim-İş’in açıklaması şöyle:

“Boğaziçi Üniversitesi’nde 15 yaşındaki bir kız çocuğumuz, kampüsün ortasında vahşice katledilmiştir. Failin çok sayıda suç kaydı bulunmasına rağmen aramızda bulunması ve silahla kampüse girebilmesi, liyakatsiz siyasi iktidar ve kayyum yönetiminin yarattığı güvenlik ve denetim zafiyetini tüm çıplaklığıyla ortaya koymuştur. Mezunların, akademisyenlerin ve öğrencilerin rahatça giremediği kampüse bir katil silahla nasıl girebilmektedir? Kayyum yönetimi bunun hesabını vermelidir.

Yıllardır bilimsel üretimin ve özgür düşüncesinin simgesi olan Boğaziçi Üniversitesi, kayyum atamasıyla akademiden, öğrenciden ve özgür tartışma ortamından koparılmış; yerine yasakların, baskının ve keyfiliğin hüküm sürdüğü bir düzen kurulmuştur.”

“BAŞLI BAŞINA KABUL EDİLEMEZ BİR DURUM”

“Üstelik hayatını kaybeden kızımızın çocuk işçi olması, yaşanan trajedinin toplumsal boyutunu daha görünür kılmaktadır. Kayyum yönetimi, üniversiteyi bilimin ve özgür düşüncenin mekânı olmaktan çıkararak, sermayenin kar hırsına teslim etmiştir. Boğaziçi’nde karşımıza çıkan manzara; çocuk emeğinin üniversite kampüslerinde dahi sömürülmesine göz yuman, toplumsal eşitsizlikleri derinleştiren ve en temel insani hakları hiçe sayan bir düzenin ürünüdür. Kampüsünü sermayeye açarak, çocuk işçilerin çalıştırılmasına göz yuman bir anlayışın üniversite yönetiminde bulunması, başlı başına kabul edilemez bir durumdur.”

“KADINLARI VE ÇOCUKLARI KORUMAKTAN ACİZ KALAN BU DÜZENİN DOĞRUDAN SONUCU”

“Bu cinayet, bireysel bir suç olarak görülemez. Kayyum politikalarıyla üniversitelerden bilimi ve özgür düşünceyi tasfiye eden, liyakatsiz atamalarla kurumsal yapıyı çürüten, kadınları ve çocukları korumaktan aciz kalan bu düzenin doğrudan sonucudur. Boğaziçi’nde yaşanan vahşet; kayyumların yarattığı baskı ikliminin, sermaye çıkarları uğruna üniversitelerin talan edilmesinin ve kamusal sorumlulukların ortadan kaldırılmasının çarpıcı göstergesidir. Bilimin ve özgür düşüncenin yok sayıldığı yerde şiddet sıradanlaşmaktadır.

Eğitim-İş olarak bir kez daha haykırıyoruz: Üniversiteler kayyumların değil; bilimin ve özgür düşüncenin yeri olmalıdır! Akademik özerklik ve bilimsel üretim boğulduğunda çürüyen yalnızca üniversiteler değil, bütün toplumdur.”