Gençlerde eko-anksiyete yükseliyor: İklim Krizi kaygısı
İklim krizi, artık yalnızca bir çevre sorunu değil; bireylerin ruh sağlığını da doğrudan etkileyen bir toplumsal olgu olarak öne çıkmaya başladı. Özellikle gençler arasında giderek yaygınlaşan eko-anksiyete, çevre yıkımı, orman yangınları büyüyen kaygı türü olarak dikkat çekiyor.
Türkiye Psikiyatri Derneği Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Ejder Akgün Yıldırım, ekoanksiyetenin her ne kadar bilimsel literatürde belirtileri ve sınırları henüz tam olarak tanımlanmamış olsa da gelecekte tanı olmaya aday klinik bir durum olarak kendine yer bulduğuna dikkat çekti. Yıldırım, “Öncelikle yaşadığımız gezegen, çevre ve iklim ile ilgili kaygı duyma tüm insanlar açısından gerekli ve olması beklendik bir durum. Geleceği ve çevreyi koruma refleksi ile yapılacak mücadeleler de bu gerçekçi kaygının sayesinde olmakta” dedi.
‘GENÇLERDE DAHA ÇOK GÖRÜLÜYOR’
Eko-anksiyetenin belirtilerine değinen Yıldırım, “Sürekli iklim haberlerini izleme, belirgin risk olmamasına rağmen çevresel felaket tehdidi altında olduğunu hissetme, bu konuyu gündemde tutma ve gerçekle uyumlu olmayan önlem alma çabasına girme, geleceğe ilişkin yoğun karamsarlık düşünceleri, uyku bozulması ve huzursuzluk hali gibi belirtileri sayabiliriz. Doğal olarak daha çok genç ve genç erişkinlerin gündemleri ile eşleşiyor. Genç bireyler kendi gelecek gündemlerini oluştururken endüstrileşen ve kirlenen bir gezegen gerçeğini daha iyi görüyorlar” ifadelerini kullandı. Bilgiyle kaygı arasında ilginç ve paradoksal bir ilişki olduğunu aktaran Yıldırım, “Bilmez ve farkında olmazsanız bazı kaygıları yaşamazsınız, eksik bilgi ise kaygıya zemin hazırlar” diye konuştu.