Halil Petük’ün ilk kişisel sergisi ‘Susmuşlar Bahçesi’, Kairos’ta ziyarete açık: Huzurlu bir ürperti
Petük, bu ilk kişisel sergisi “Susmuşlar Bahçesi”nde görüntü, bellek ve kayıp arasındaki ilişkileri geçirgen yüzeyler ve sisli peyzajlar aracılığıyla odağına alıyor. Fotoğrafik imgeye ilişkin kadraj, bulanıklık ve ışık gibi öğeleri tuval üzerine akrilik ve yağlı boya tekniğiyle resim diline taşıyor. Sanatçı, netlikten çok hatırlamaya odaklanan bir görsel düşünce geliştiriyor.
YAŞAMANIN BELİRSİZLİĞİ
Sergideki eserler üç kategoride şekilleniyor. Yolculuk sırasında zihinde beliren yüzeyler, figürlerin öp planda olduğu resimler ve tekinsiz bir ormanda yürüyormuş hissiyatı veren orman kompozisyonları. Hepsinin ortak özelliği ise bulanık olması. Sanatçı, bulanıklığı adeta bir imza gibi kullanıyor eserlerinde. Bunu şöyle açıklıyor Petük: “Çizmeye ilk başladığımda daha net yapıyordum resimleri. Sonra aslında, yolda bana eşlik eden o hikâyelerin de belirsiz olduğunu fark ettim. Çünkü yaşamak da biraz belirsiz bir şey. Yaşamak belirsiz. Zaten o bulanıklığın içerisinde beliriyor yaşam. Belirsizliğin içinde beliriyor.”
“Doğada karşıma çıkan, hepimizin karşılaştığı şeyleri ortak akılla hikâyeleştirmek istedim. İnsana dair; güçlüler, güçsüzler, uyumsuzlar, güzeller, çirkinler, ağaçlarda da, ağaçlarla da anlatılabilir diye düşündüm. Orman kompozisyonları yapmaya başladım” diyor Petük, tekinsiz bir ürperti uyandıran resimlerinin nasıl ortaya çıktığını anlatırken. Bu resimleri yaparken servi ağacının eserlerinde tekrar ettiğini fark ediyor, “Niye bunlar tekrarlıyor diye düşündüm” diyerek servi ağacının hikâyesini araştırmaya başladığını belirtiyor. Hikâyesini şöyle anlatıyor: “Mitolojide bir anlatısını gördüm. Apollon’la Kiparissos arasında geçiyor. Kiparissos bir çoban. Apollon ona âşık. Kiparissos’un bir geyiği var ve okçu. Bir gün ok talimi yaparken Apollon, onu kıskandığı için okun yönünü saptırıyor ve geyiğini öldürtüyor Kiparissos’a. Kiparissos çıldırıyor. Ağlıyor, kendini kaybediyor. En son Apollon’a şöyle yalvarıyor: ‘Benim de canımı al, ben de ölmek istiyorum.’ Apollon ne yaptığının farkına varıyor. Kiparissos’u ölümsüz bir servi ağacına çeviriyor. Batı mitolojisindeki yas imgesi servi bu yüzden. Bu tip hikâyeler ağaçlar ve o orman kompozisyonlarına beni daha çok yönlendirdi. Bir de John Berger’ın ‘Tren Rayları’ kitabındaki ‘Ağaç çıplaktır ama ölüleri saklıyor’ sözü beni çok etkilemişti.”
Petük’ün aileyi, yolları, hatırlayışları, yası, tekinsizliği, görüntü ile anlam arasındaki boşluğu düşünmeye sevk ettiği sergisi “Susmuşlar Bahçesi”, 14 Haziran’a kadar Kairos’ta görülebilir. Huzurlu bir ürperti, ruhunuza iyi gelecektir.