Memurlar sokakta: TÜİK verileri eşitsizliği ortaya koydu
Türkiye’de milyonlarca kamu çalışanını ilgilendiren zam pazarlığı sonuçsuz kaldı. Hükümetin teklifini yetersiz bulan sendikalar iş bırakma kararı aldı. Eğitimden sağlığa farklı alanlarda örgütlü kamu emekçileri ülke genelinde greve gitti. Eylemler yalnızca ücret artışı talebini değil, aynı zamanda büyüyen eşitsizliklere dikkat çekmeyi amaçlıyor.
Bu atmosferde Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı yeni veriler, toplumdaki sosyoekonomik tabloyu gözler önüne serdi. İlk kez yayımlanan “Sosyoekonomik Seviye (SES) 2023” çalışmasına göre, Türkiye’de 26,3 milyon hanenin yalnızca yüzde 1,1’i en üst grupta yer alıyor. Yaklaşık 283 bin hane en üst (A+) seviyede, 2,9 milyon hane üst (A) seviyede bulunuyor. Buna karşılık toplumun yaklaşık 9,3 milyon hanesi alt (D) ve en alt (E) gruplarda sınıflandırıldı. Yani her üç haneden biri en düşük iki sosyoekonomik grupta yer aldı.
Türkiye’nin ortalama SES skoru 133 olarak hesaplandı. Bu değer, toplumun büyük çoğunluğunun alt ve orta seviyelerde yoğunlaştığını, yüksek gelir ve eğitim düzeyine sahip kesimin ise oldukça sınırlı olduğunu gösteriyor.
Büyükşehirlerde tablo
İller arasında belirgin farklılıklar bulunuyor. Ankara’da 1,9 milyon hanenin 47 bini en üst, 318 bini üst seviyede yer alıyor. Bu tablo kentin ortalama SES skorunu 150’ye taşıdı. İstanbul’da 4,8 milyon haneden 116 bini en üst, 795 bini üst seviyede bulunuyor ve ortalama skor 148 oldu. İzmir’de 1,5 milyon haneden sadece 19 bini en üst grupta bulunurken, yaklaşık 193 bini üst seviyede yer aldı. İzmir’in ortalama skoru ise 138 oldu.
Büyükşehirler karşılaştırıldığında Ankara ve İstanbul’un daha yüksek bir ortalamaya sahip olduğu, İzmir’in ise orta gruplarda daha fazla yoğunlaştığı görülüyor. İzmir’de C1 ve C2 olarak tanımlanan orta sınıfta 570 binden fazla hane bulunuyor. Bu durum kentin sosyoekonomik yapısında orta sınıfın ağırlığını koruduğunu ortaya koyuyor.

İstanbul’un Fatih ilçesindeki bir seyyar satıcıFotoğraf: Khalil Hamra/AP/picture alliance
Türkiye haritasında eşitsizlik
Ülke genelinde en üst ve üst gruptaki hanelerin yüzde 28,6’sı İstanbul’da, yüzde 11,5’i Ankara’da, yüzde 6,7’si ise İzmir’de yaşıyor. Bu yoğunlaşma, yüksek gelir ve eğitim düzeyine sahip kesimin büyük oranda üç büyükşehirde toplandığını gösteriyor. Bursa ve Antalya da bu illeri takip ediyor.
İlçe düzeyinde ise Ankara’nın Çankaya ilçesi en yüksek skora ulaştı. Çankaya’daki haneler, ülke genelindeki en üst ve üst seviye grubunun yüzde 4,1’ini oluşturuyor. İstanbul’un Kadıköy ilçesi yüzde 2,4 ile, Ankara’nın Yenimahalle ilçesi ise yüzde 1,9 ile öne çıkan diğer ilçeler oldu. Buna karşın Giresun’un Çamoluk ilçesi, Konya’nın Derebucak’ı ve Sivas’ın Doğanşar’ı en düşük ortalama skora sahip ilçeler arasında yer aldı.
Sosyoekonomik seviye; hanelerin eğitim, gelir ve mesleki konum bilgileri esas alınarak hesaplandı. Eğitim bileşeni yüzde 50, gelir yüzde 30 ve meslek yüzde 20 ağırlığa sahip oldu. Veriler, Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi, Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtları, vergi beyanları ve eğitim veritabanları gibi idari kaynaklardan derlendi.

Fotoğraf: ANKA
Memurlar neden iş bıraktı?
Sendikalar, yürütülen toplu sözleşme görüşmelerindehükümetin önerdiği zam oranının enflasyon karşısında eriyen ücretleri telafi etmediğini belirtiyor. Kamu emekçilerinin yıllardır artan hayat pahalılığı nedeniyle alım gücünün gerilediğine dikkat çekiliyor. Eğitim, sağlık ve büro hizmetleri başta olmak üzere farklı sektörlerden on binlerce memur ülke çapında iş bıraktı.
Memur-Sen, Kamu-Sen, Birleşik Kamu-İş ve KESK’in aldığı kararla dört konfederasyon iş bırakma eyleminde birleşti. Hükümetin teklifinde, 2026 yılı için taban aylığa bin lira eklenmesi, ayrıca yüzde 10 artı 6; 2027 yılı için ise yüzde 4 artı 4 zam önerildi. Konfederasyonlar bu teklifi “hayattan kopuk” bularak reddetti.
Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı Önder Kahveci, Hazine ve Maliye Bakanlığı önünde yaptığı açıklamada “Bu teklif ne memurun ne emeklinin sofrasına çare olur ne de yarasına merhem” dedi. Kahveci, 2026 için yüzde 88,6, 2027 için yüzde 45,2 zam talep ettiklerini hatırlatarak, “Harcamalar katmer katmer artarken maaşlar dirhem dirhem bile artmıyor” ifadelerini kullandı. Kamu-Sen üyeleri düdüklerle, sloganlarla ve halaylarla eyleme katıldı. Kahveci, “Maaşlar hayali tahminlere göre değil, markette, pazarda, kirada yaşadığımız gerçeğe göre belirlenmelidir. Mücadelemiz memurun ortak mücadelesidir, kazandığımız her hak hepimizin ortak zaferi olacaktır” dedi.
KESK’e bağlı Haber-Sen ise PTT Genel Müdürlüğünün iş bırakma eylemine katılacak personele işlem yapılacağına dair yazısına tepki gösterdi. “PTT amirlere alenen suç işleme talimatı veriyor” açıklamasında bulunan sendika, uluslararası sözleşmelerin iç hukuk sınırlamalarından üstün olduğunu vurguladı.
Malatya’da Türkiye Kamu-Sen üyeleri de hastane bahçesinde bir araya geldi. İl Temsilcisi Fevzi Şahin, hükümetin teklifini reddederek “Kiralar, memur maaşlarını ezip geçmiş durumda. Büyük şehirlerde memur barınamıyor, görev yerleri boş kalıyor. Harcamalar katmer katmer artarken maaşlar dirhem dirhem bile artmıyor” dedi.

Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) üyeleri, 8’inci Dönem Toplu Sözleşme görüşmelerinde uzlaşma sağlanamaması üzerine bir günlüğüne iş bırakarak Kadıköy İskelesi önünde eylem yaptı. Fotoğraf: ANKA
Antalya’da Tüm Bel-Sen üyeleri Konyaaltı Belediyesi önünde toplandı. Belediye Başkanı Cem Kotan, eyleme katılarak memurlara destek verdi. Kotan, “Bizler, işçinin ve memurun yanında olan bir anlayışla yolumuza devam ediyoruz. Eşit hizmete eşit ücret, birinci önceliğimiz” diye konuştu. İzmir’de ise Banliyö Sistemi (İZBAN) seferleri, memurların iş bırakma eylemi nedeniyle yapılmadı.
Başkentte dört konfederasyon farklı noktalardan yürüyüşlerle eylem gerçekleştirdi. Memur-Sen üyeleri Genel Merkez’den Anadolu Meydanı’na yürürken, Kamu-Sen Maliye Bakanlığı önünde açıklama yaptı. Birleşik Kamu-İş üyeleri Anıtpark’tan Çalışma Bakanlığı’na yürüdü, KESK üyeleri ise Milli Kütüphane’den Bakanlık önüne yürüyüş düzenledi.
TÜİK’in verileri, toplumun büyük bölümünün orta ve alt sosyoekonomik gruplarda sıkıştığını gösterirken, memurların iş bırakma eylemi de bu tabloyla birleşen bir tepki niteliği taşıyor. Hükümetin sunduğu teklifin yaşam maliyetlerini karşılamadığı görüşünü dile getiren sendikalar, yalnızca kendi üyelerinin değil milyonlarca ailenin insanca yaşam talebini dillendiriyor. Eşitsizliğin derinleştiği bir dönemde, kamu çalışanlarının mücadelesi hem ücret adaleti hem de toplumsal refahın paylaşımı konusunda kritik bir sınav olarak öne çıkıyor.