Nilbar Güreş’ten Arter’de ‘Kadife Bakış’: Kaostan doğan…
Friedrich Nietzsche’nin “Böyle Buyurdu Zerdüşt” kitabından bir söz, sanatçı Nilbar Güreş’in Türkiye’deki ilk kurumsal solo sergisi “Kadife Bakış”ı, Arter’de izlerken usumda canlandı: “Size söylüyorum: dans eden bir yıldız doğurabilmek için insanın içinde hâlâ kaos olması gerekir. Size söylüyorum: içinizde hâlâ kaos var.” Arter’in duvarları karanlık bir gökyüzü, Güreş’in eserleri, sanatçının ruhundaki ve usundaki kaostan doğan ve dans eder bir yıldız gibi.
Erken dönem işlerinden son dönem işlerine kadar Güreş’in eserleri, biçimsel olarak değişse de hemen hemen aynı izlekte ilerliyor: “Dayatılan toplumsal cinsiyet rollerinizi reddediyorum!”
Sergi, 12 Nisan 2026’ya kadar ziyaret edilebilecek. Sanatçının pratiğini farklı katmanlarıyla irdeleyen bir kitap da sergiye eşlik ediyor. Tasarımını Didem Uraler Çelik’in üstlendiği bu yayında Emre Baykal, Silvia Eiblmayr ve Lora Sarıaslan’ın kaleme aldıkları yeni metinler yer alıyor.
HİKÂYE ANLATICISI
Küratörlüğünü Emre Baykal’ın yaptığı sergide; resim, gravür, kolaj, fotoğraf, heykel ve video gibi farklı mecralarda üretilmiş çalışmalardan oluşan kapsamlı bir seçki yer alıyor. Sergi, Güreş’in 25 yılı aşkın bir süreye yayılan pratiğine geniş bir yerden bakmamıza olanak sağlıyor. Güreş, insan ile insan olmayan, gerçek ile kurmaca ve temsil ile soyutlama arasındaki sınırları anlaşılamaz hale getiren pratiğine odaklanıyor ve her bir eserde izleyiciyi biçimsel ve biçemsel bir sorgulamaya itiyor.
Güreş; kumaşları, kâğıtları kısacası işine yarayabilecek her materyali bir meddah gibi ele alıyor ve hikâye anlatıcılığını eleştirel ve muhalif söylemlerle buluşturuyor. Bu söylemler yapıtlarında insanlar, hayvanlar, bitkiler ve farklı mitolojik öğelerle iç içe geçiyor, Sanatçının yapıtlarından nasibini alan en önemli öne ise toplumsal cinsiyet normları. Güreş, bu normları sorgulatma peşine düşüyor ve izleyicinin dünyaya bakışını, karşıtlık ve çatışma temelli yapıları, usumuza yerleştirilen kalıpları öğütmeye çalışıyor.
GÖRME/GÖRÜLME REJİMİ
Serginin en dikkat çeken eserlerinden birisi, “MAYZU: Hindistancevizi ve Muz Veren Ağaç”. Güreş’in 2022 yılında Viyana’daki modern sanat müzesi mumok’ta, Franz Thalmair küratörlüğünde düzenlenen “Daha Başlamadan Başkalarıyla İç İçe” (Mixed up with Others Before We Even Begin) adlı sergi için ürettiği bir yapıt. Eser, farklı kimlikleri ve varoluş hallerini kuir bir kapsayıcılıkla bünyesine katan ağaç, yere doğru eğilip dostça selamladığı insanları yanına yaklaşmaya çağırıyor.
Bir diğer eserse, konumlandığı köşeden izleyiciye doğrudan ve delici bir bakış yönelten “Örümcek Kadın; Anne” eseri. Sanatçı görme/görülme rejimini annelik teması üzerinden ele alıyor. Kroşe tekniğiyle üretilmiş örümcek ağı ve bu ağın üzerine yerleştirilmiş kadın figüründen oluşan eser, anne imgesini hem koruyucu ve onarıcı hem de denetleyici ve tehditkâr bir arketip olarak betimliyor.
FARKLI TÜRLERİN BİR ARADALIĞI
Serginin küratörü Baykal, “Bir toplum olarak, oldukça gergin olduğumuz, kendimizi gergin hissettiğimiz, farklılıklarımızla bir arada, barış içinde yaşamaya duyduğumuz özlemin giderek büyüdüğü bir dönemde” olduğumuzu belirtirken, Güreş’in eserlerinin bir araya geldiği sergiyi şöyle tanımlıyor: “Nilbar Güreş’in yapıtına ürün veren izlekler arasından odaklandığımız, farklı türlerin bir aradalığı, formların melezliği, kimliklerin akışkanlığı gibi temaların izini sürerek oluşturduğumuz bu sergiyi gezerken insanların, hayvanların, bitkilerin ve mitolojik figürlerin iç içe geçtikleri ve her an yeniden şekillenen bir ilişkiler ağı içinde tahayyül edildikleri çok renkli bir dünyayla karşılacaksınız.”
Baykal, sanatçıya, pratiğine şekil veren düşünsel süreçleri, çalışma metodunu, malzemeyle nasıl ilişki kurduğunu, yapıtlarının zaman içinde nasıl evrildiğini, bir işin bir sonrakine, bir fikrin daha sonrakilere nasıl yol açtığını paylaşırken gösterdiği içtenlik ve cömertlik için de teşekkür etmeden geçmiyor.