Özgür Özel’den Yılmaz Tunç’a soru önergesi: 7 soru sordu, 15 gün verdi
CHP lideri Özgür Özel, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un yanıtlaması istemiyle Meclis’e soru önergesi verdi.
Özel, Yılmaz Tunç’a, “Türkiye’de iktidara yakın olanlara farklı, diğer vatandaşlara farklı uygulanan, ikili hukuk sistemi mi işletilmektedir?” diye sordu ve 7 soruya 15 günlük Anayasal süresi içinde yanıt istedi.
İŞTE O 7 SORU!
Özel’in, Yılmaz Tunç’un yanıtlaması istemiyle verdiği soru önergesinde yer alan 7 soru şu şekilde:
“Türkiye, 19 Mart 2025 tarihinde, demokrasimizi hedef alan sivil darbe teşebbüsü olarak nitelendirdiğim bir girişime maruz kalmıştır. Cumhurbaşkanı Adayı ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Ekrem İmamoğlu, çok sayıda belediye başkanı ve bürokratlara uzanan soruşturma süreçleri; demokrasiye, adalete ve ekonomiye ağır zararlar vermektedir.
Soruşturma safhalarında masumiyet karinesinin ihlal edildiği, 163 gün geçmesine karşın iddianamenin hâlâ yazılmadığı ve tutukluluk hallerinin, somut deliller sunulmamasına rağmen sürdürüldüğü görülmektedir. Bu süreçte, milletimizin adalete olan inancını zedeleyen hukuk dışı pek çok durum yaşanmaktadır.
Siyasi parti genel başkanlarının yazılı soru önergesi vermesi, siyasi tarihimizde çok örneği olan bir durum değildir. Ancak siyasi alanda size yönelttiğim tüm sorulara, “Türkiye bir hukuk devletidir” şeklinde yanıt verdiğiniz için yazılı önerge halinde yöneltmek durumunda kaldığım sorularımın, Anayasa’nın 98’inci maddesinde öngörülen on beş günlük süre içinde yanıtlanmasını talep ederim.
Bu bağlamda;
1) 1136 Sayılı Kanunun 58’inci maddesi gereğince, avukatlar hakkında görevleri nedeniyle soruşturma açılması Adalet Bakanlığı’nın iznine tabidir. Buna rağmen, İBB soruşturmaları kapsamında 6 avukat, avukatlık fiilleriyle suçlanmış, Adalet Bakanlığı izni olmadan haklarında soruşturma açılmış, gözaltı işlemleri yapılmış, Avukat Mehmet Pehlivan ise tutuklanmıştır. Ancak bir tutukluya gidip hazırladığı ifade metnini imzalamaya zorladığı ve 2 milyon dolar talep ettiği şikâyete konu olan, eski Adalet ve Kalkınma Partisi MKYK üyesi Avukat Mücahit Birinci hakkında soruşturma açılmadan önce Bakanlıktan izin istenmiştir. Mücahit Birinci 13 gün sonra ifadeye çağrılmış, bir gün gözaltında tutulmamış, aynı gün serbest bırakılmıştır. Bu iki durum arasındaki farkın sebebi nedir? Türkiye’de iktidara yakın olanlara farklı, diğer vatandaşlara farklı işlem uygulanmakta, ikili hukuk sistemi mi işletilmektedir?
2) Avukat Mehmet Pehlivan, savcılık tarafından çağrılması üzerine ifadeye vermeye gitmiş ancak, “kaçma şüphesi” iddiasıyla tutuklanmıştır. Buna karşın, bazı tutuklular savcıyla, soruşturma savcısı ile konuştuklarını söyleyip, istenilen ifadeyi vermeleri halinde tahliye olacakları vaadinde bulunduklarını beyan ederken Avukat Mehmet Yıldırım, Antalya’da yurt dışına kaçmak üzereyken yakalanmasına rağmen tutuklanmayarak serbest bırakılmıştır. Savcılık “tutuklama yasağı” gerekçesiyle bu kararın verildiğini açıklamıştır. Ancak tutuklama yasağı, cezası 2 yılın altında olan suçlarda uygulanmaktayken, Mehmet Yıldırım’a yönelik “nüfuz ticareti” suçunun üst sınırı 5 yıldır ve takdirle 7 yıla kadar uzatılabilmektedir. Kendi ayağıyla adliyeye gelen Mehmet Pehlivan üst sınırı 4 yıl olan bir suç iddiasıyla tutuklanırken, yurt dışına kaçarken yakalanan Mehmet Yıldırım’ın üst sınırı 7 yıl olan bir suçtan tutuklanmamasının gerekçesi nedir? Türkiye’de iktidara yakın olanlara farklı, diğer vatandaşlara farklı uygulanan, ikili hukuk sistemi mi işletilmektedir?
3) Adalet Bakanı olarak, aynı zamanda Hakimler ve Savcılar Kurulu (HSK) Başkanısınız. Pek çok açıklamanızda, yargının bağımsız ve tarafsız olduğunu ileri sürüyorsunuz. Cumhuriyet Halk Partisi olarak, bazı savcıların hukuk dışı uygulamalarına ilişkin HSK’ya resmi şikâyette bulunduk. Bir savcının faili meçhul cinayetlerin simgesi olan Beyaz Toros fotoğrafı paylaşmasından, tutukluların aileleriyle tehdit edilerek “itirafçı” olmaya zorlanmasından, savcılarla irtibatlı olduklarını söyleyen avukatların tahliye vaadettiği tutuklulardan rüşvet istenmesinden, “itirafçı” olmayı reddeden tutukluların en uzak cezaevlerine sürülmesinden söz ettik. Buna rağmen bugüne kadar şikâyetlerimizin incelenmesi için 6087 Sayılı Kanunun 29’uncu maddesine göre yetkili olmanıza rağmen HSK’yı neden toplantıya çağırmıyorsunuz? Açıklamalarınızda şikâyet dosyası ile ilgili değerlendirmeler yapıp, iddiaları inkâr edip, hüküm cümleleri kurmanıza rağmen niçin HSK’yı devreye sokmadınız ve HSK iddiaları araştırmadan bu hükmü nasıl kurmuştur?
4) Önceki dönem milletvekili Sayın Aykut Erdoğdu, milletvekiliyken işlediği iddia edilen suçtan dolayı tutukludur. CMK 161’e göre, TBMM üyeleri hakkında görevleri süresince işledikleri suçlarla ilgili soruşturma Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yapılabilir. Buna rağmen Aykut Erdoğdu hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın soruşturma yürüterek hukukun çiğnenmesine neden sessiz kalıyorsunuz? Seçilmiş Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar, 11 yıl önce Adana’da işlendiği iddia edilen bir suç nedeniyle yine İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma kapsamında İstanbul’da tutuklu bulunmaktadır. Ancak aynı uygulama muhatap olan MHP’li eski Kütahya Belediye Başkanı’nın dosyası alınmış ve Kütahya’ya gönderilmiştir. Zeydan Karalar’ın soruşturmasının da Adana’da görülmesi gerekirken, bu açık hukuk ihlaline nasıl göz yumuyorsunuz?
5) Adalet ve Kalkınma Partili belediye başkanlarına yönelik olarak, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne 37, Ankara Büyükşehir Belediyesi’ne 52 kez gizli tanık ifadesi dosyası hazırlanmış, tamamı savcılıklara teslim edilmiştir. Ancak İçişleri Bakanlığı bu dosyalara kayıtsız, hiçbir soruşturma yürütülmemiştir. Ülke genelinde Adalet ve Kalkınma Partili belediyeler hakkında savcılıklara intikal eden ve kamuoyuna açıklanan yüzlerce dosya hakkında hiçbir işlem yapılmamaktadır. Ancak bunlar kılıfla ilgili ağır süreçler işletilmektedir. Yargı bağımsız ve tarafsız ise, Cumhuriyet Halk Partili belediyeler hakkında bir şikâyet beyanı, bir gizli tanık ifadesi gözaltı ve tutuklamalara gerekçe yapılırken, Adalet ve Kalkınma Partili belediyeler hakkındaki iddialarla ilişkin neden işlem yapılmamaktadır?
6) Suç örgütü lideri olduğu iddiasıyla tutuklanan, daha sonra itirafçı olduğu gerekçesiyle serbest bırakılan Aziz İhsan Aktaş; TBMM, Yargıtay, Devlet Hava Meydanları, EÜAŞ, THY, Pamukkale ve Uludağ Üniversiteleri, kamu hastaneleri başta olmak üzere çok sayıda devlet kurumundan ve Trabzon, Kocaeli, Kahramanmaraş, Ordu, Elazığ, Isparta olmak üzere çok sayıda Adalet ve Kalkınma Partili belediyeden ihale almıştır. Cumhuriyet Halk Partili belediyelerden ise hâlâ hiçbir Adalet ve Kalkınma Partili belediyeden toplam 300 ihale almıştır. Ancak bu kişinin beyanlarıyla soruşturma geçiren, gözaltına alınan ve tutuklananlar sadece Cumhuriyet Halk Partili Belediye Başkanlarıdır. Eğer Türkiye bir hukuk devletiyse, amaç hukuku işletmekse, bu kişinin ihale aldığı diğer belediyeler hakkında neden soruşturma açılmamaktadır?
7) Tüm bu somut vakalar ortadayken, Türkiye’de yargıya güven pek çok araştırmada %20’nin altına gerilemişken, Adalet Bakanı olarak millete karşı sorumluluk hissediyor musunuz, yaşananlardan rahatsızlık duyuyor musunuz?”