Restorasyona çimento bulaştı!

Restorasyona çimento bulaştı!

Ülkemizde tarihi yerlerin restorasyon çalışmaları her zaman tartışmalara neden olmuştur. Son zamanlarda yapılan restorasyonlar ise yeni bir tartışmayı beraberinde getirdi. Ayasofya gibi tarihi ve mimari yapı açısından çok önemli kültür varlıklarının restorasyon çalışmalarında çimento kullanıldığı ortaya çıktı.

“Ayasofya, Sultanahmet Camisi, Topkapı, Yıldız, Dolmabahçe Sarayı ve birçok yapımızın restorasyonunda enjeksiyon, tamir ve güçlendirme harcı olarak kullanılan hidrolik kireç esaslı ürünlerin içeriğinde larnitin tespit edilmesi bizleri bu durumu kamuoyuna açıklamaya zorunlu hale getirdi” diyen Mimari Restorasyon Kültür Varlıklarını Koruma Derneği Başkanı mimar Serhat Şahin gazetemize açıklamalarda bulundu.

‘DÜŞÜNDÜRÜCÜ VE ÜZÜCÜ’

Şahin, “Uluslararası kabul görmüş bilimsel raporlara göre larnitin bir çimento minerali olduğu bilinmekte. Türkiye ve dünyada kabul edilmiş bilimsel tespitlerde hidrolik kireçte larnit bulunamayacağı bilgisi ışığında Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi’ne bağlı KURAM Ahmet Vefik Ersen Restorasyon ve Konservasyon Laboratuvarı’nda yapılan ölçümlerde larnitin tespitinin yapılması, larnitin çimento birleşeni olmasına rağmen olumlu rapor verilmesi, bu verilen raporlara göre evrensel değere sahip UNESCO Dünya Miras Listesi’ndeki Ayasofya ile Sultanahmet Camisi, Topkapı, Yıldız, Dolmabahçe Sarayı’nda ve deprem bölgesinde örneğin Malatya Yeşilyurt’taki Camii Kebir, Kahramanmaraş Kapalıçarşı’da yapılan restorasyon uygulamalarında da bu malzemenin kullanılması çok düşündürücü ve üzücü” ifadelerini kullandı.

Şahin, bu yapılarda geçmişte çimento bazlı malzeme kullanılmasından dolayı yeni bir restorasyon sürecine girilmesi ve günümüzde tekrar çimento içerikli malzemenin kullanılmasının da ayrı bir etik tartışma konusu olduğunu vurguluyor.

YIKIM VE FELAKET

Şahin, “Fotoğraflarda da görüldüğü gibi karbon file kaplamasız olduğu için çimento içerisindeki sülfat malzemeyi eritmiş, çimento esaslı malzeme depremden üç sene sonra topraklaşmış bir şekilde dökülerek elle koparılabilir bir duruma gelmiş. Restorasyon uygulamaları yapılan tüm tarihi yapılarımızın depremdeki yıkımları da bu içeriğe sahip malzemenin ve kötü işçilik uygulamalarının bir sonucu. Depremden bir yıl önce bu malzemeler ile yapılan restorasyon sonucunda yıkımlı felakete uğramışken günümüzde maalesef yine aynı malzemelerle restorasyonu tekrar yapılmakta” diyor ve ekliyor: “Bu bilgiler ışığında milyarlarca lira malzeme alımı yapılarak deprem felaketi sonrası yapılan restorasyon uygulamalarının TC Kültür ve Turizm Bakanlığı’mız bünyesindeki Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün, TC Çevre Şehircilik ve İklim Bakanlığı TOKİ’nin ve Cumhurbaşkanlığı’mıza bağlı Milli Saraylar’ın değerli yöneticilerinin sorumluluğunda tekrar değerlendirilerek kullanılan bu malzemelerin laboratuvar değerlendirmelerinin bilirkişiler ve başka kurumlar tarafından analiz tespitlerinin tekrar yapılması, sonuçlarının kamuoyuna şeffaf bir şekilde duyurulması, varsa sorumluların hukuk ve adalet önünde hesap vermesi tarihi bir zorunluluk.

‘DURDURULMALI’

Şahin, bu bağlamda İstanbul’da, Gaziantep, Malatya, Kahramanmaraş, Hatay’daki ve diğer illerimizdeki tüm restorasyon uygulamaları soruşturma kapsamında hukuki olarak tekrar gözden geçirilmesi devam eden tüm uygulamaların ise acilen durdurulması gerektiğinin altını çiziyor.

Eğer yapılmazsa ve sorumlular ortaya çıkarılmazsa deprem bölgesi, İstanbul’daki bahsettiğim anıtsal yapılarımızda yıkımlar ve felaketlerin kaçınılmaz olduğunu vurgulayan Şahin, “Tarihi uyarıları yapmak bizim görevimiz, gerekli hassasiyet ve önlemleri alma sorumluluğu da dikkat çektiğim kamu kurumlarımızındır” diyor.