‘Ruh sağlığı yasası’ istendi: ‘Evrensel bir hak’
Türkiye Psikiyatri Derneği (TPD) 61. Ulusal Psikiyatri Kongresi’ni Ankara’da gerçekleştiriyor. Önceki gün başlayan kongre 26 Ekim’de bitecek. Bu yılın kongresinin ana başlığı ve teması “Bireyden Topluma Koruyucu Ruh Sağlığı ve Eşit, Ulaşılabilir Tedavi” olarak belirlendi. Dernek üyeleri kongre kapsamında ülke ve dünya gündemini içeren önemli başlıklarda Türkiye Psikiyatri Derneği’nin görüş ve değerlendirmelerini kamuoyu ile paylaştığı bir basın toplantısı düzenledi.
Toplantıda TPD Genel Başkanı Prof. Dr. Serap Erdoğan Taycan, TPD İkinci Başkanı Prof. Dr Ejder Akgün Yıldırım, TPD saymanı Doç. Dr Gülin Özdamar Ünal, TPD Eğitim Sekreteri Uz. Dr. Uğur Çıkrıkçılı, TPD Örgütlenme Sekreteri Uz. Dr Şahut Duran, TPD Genel Sekreteri Dr. Gülsüm Zuhal Kamış ve TPD MYK Asistan hekim sekreteri Asistan Dr. Alperen Yıldız konuştu.
‘AĞIR İZLER BIRAKIYOR, BIRAKACAK’
Savaş kaynaklı yaşanan ruh sağlığı sorunlarına ilişkin konuşan TPD Genel Başkanı Prof. Dr. Serap Erdoğan Taycan, “Yeterli tepkinin gösterilmemesi, dünya hükümetlerinin soykırımı engellemeye yönelik gereken baskıyı uygulamaması sadece şu an ihtiyacı olan insanlara yardım edememenin üzüntü ve çaresizliğini yaşamamıza değil, kendi güvenli gelecek algımızın elimizden alınmasına da sebep oluyor.
Travmanın hem akut etkileri hem uzun sürece yayılan etkileri nesiller boyunca karşımıza çıkabilecek ruhsal sorunlara yol açıyor. Gazze’de, Batı Şeria’da, Yemen’de, Lübnan’da, Ukrayna’da, dünyanın pek çok bölgesinde şu an yaşanmaya devam eden katliam ve yıkım tüm insanlığın ortak hafızasında ve ruhsal dünyasında ağır izler bırakıyor, bırakacak. Ruhsal ve bedensel iyilik halinin, ortak insani değerler, evrensel insan hakları doğrultusunda ancak birbirimizi koruyarak, sesi yetmeyenlerin sesi olarak mümkün olacağını bilmemiz gerekiyor” diye konuştu.
‘ÇOCUK İŞÇİLER OLMAMALI’
İkinci Başkan Prof. Dr Ejder Akgün Yıldırım ise ruh sağlığının evrensel bir insan hakkı olduğunu belirterek, “Ruhsal sağlık sadece tedavi edici değil önleyici, koruyucu ve geliştirici hizmetler açısından düşünülmeli, ruhsal sağlık için koruyucu ve önleyici bir ortamın oluşturulması herkes için öncelikli bir hedef olmalıdır. Eğer ruhsal açıdan sağlıklı bir toplum ise hedef, önceliğimiz koruyucu ruh sağlığı hizmetleri gibi ulusal bir program ile hastalıkların önlenmesi, toplumun eşit, barış ve güven içinde yaşaması olmalıdır. Örneğin çocuk işçiler olmamalıdır. Kadınlar öldürülmemelidir. Kimliğinden dolayı insanlar tedavi hakkından mahrum kalmamalıdır” dedi.
‘SAĞLIK SİSTEMİ İÇİN RİSK’
TPD saymanı Doç. Dr Gülin Özdamar Ünal da ilaçlara erişim sıkıntısına değindi. Birçok ilacın eczanelerde bulunmamasının, uzun süre temin edilememesinin; hem tedavi süreçlerini aksattığını hem de hastaların ruhsal dengesini olumsuz etkilediğini vurguladı. Piyasada yaşanan ilaç yokluklarının, hekimleri bazen uygun olmayan alternatiflere yönlendirmek zorunda bıraktığını belirten Ünal bu durumun tedavinin etkinliğini azalttığını, hastalar ve sağlık sistemi için ciddi bir risk oluşturduğunu söyledi.
‘MANEVİ DANIŞMANLIK SONLANDIRILSIN’
TPD Eğitim Sekreteri Uz. Dr. Uğur Çıkrıkçılı ‘manevi danışmanlık’ uygulamasına ilişkin konuştu. Ruh sağlığı hizmetlerinin; laik, bilimsel ve etik temellerden uzaklaştırılmasına neden olabilecek her tür girişime karşı durduklarının altını çizen Çıkrıkçılı ‘Toplum sağlığının korunması adına, manevi danışmanlık adı altında yürütülen uygulamaların sonlandırılması, bu hizmetlerin ruh sağlığı sistemi içinde yer almaması gerektiğini’ kaydetti.
‘RUH SAĞLIĞI HİZMETİNE ERİŞİMİ OLUMSUZ ETKİLİYOR’
TPD Örgütlenme Sekreteri Uz. Dr. Şahut Duran muayenehede çalışan hekimlerin; mesleklerini sürdürme koşullarını olumsuz etkileyen idari ve mali düzenlemelerle karşı karşıya kaldığını ifade etti. Hekimlerin serbest çalışma hakkının Anayasa ile güvence altına alındığını anımsatan Duran, “Özel muayenehane modeli, Türkiye sağlık sisteminin önemli bir bileşenidir. Bu modele getirilen ağır mali yükümlülükler, sıklaştırılmış denetim uygulamaları ve kayıt baskıları; hem mesleki motivasyonu hem de toplumun nitelikli ruh sağlığı hizmetine erişimini olumsuz etkilemektedir” dedi.
TPD Genel Sekreteri Dr. Gülsüm Zuhal Kamış ise ‘Cinsel kimlik temelli ayrımcılık’ konusunda konuştu. Kamış, “Toplumsal barış ve ruhsal iyilik hali, ancak herkesin eşit, özgür ve onurlu bir şekilde yaşayabildiği bir toplumda mümkündür. Bilimin, adaletin ve insan haklarının ışığında; cinsel kimlik temelli ayrımcılığın her türüne karşıyız” ifadelerini kullandı.
‘RUH SAĞLIĞI YASASI ÇIKMALI’
TPD MYK Asistan hekim sekreteri Asistan Dr. Alperen Yıldız da ‘Toplumsal şiddet ve suça sürüklenen çocuklar’ hakkında bir konuşma yaptı. Her ne şekilde olursa olsun, kadınların ve çocukların katledilmesinin yalnızca ‘kötülük’ olduğunu söyleyen Yıldız, “Bu kötülüğün adını koyarken, onu besleyen politik zeminden ve cezasızlık kültüründen söz etmemek, toplumsal şiddet dilini daha da pekiştirmekten başka bir sonuç doğurmaz. Ruh sağlığı yalnızca tedaviyle sınırlı değildir; damgalamayı önleyen, eşitlik temelli ve hak odaklı bir anlayışla yürütülmelidir. Bu bağlamda Ruh Sağlığı Yasası, gecikmeksizin hayata geçirilmelidir. Şiddetin sıradanlaştığı, bireysel silahlanmanın yaygınlaştığı bu toplumsal iklimde; İstanbul Sözleşmesi başta olmak üzere tüm yasal düzenlemeler sosyal ihtiyaçlara uygun biçimde uygulanmalı, her düzeyde şiddete karşı sıfır tolerans politikası benimsenmelidir” değerlendirmesinde bulundu.








