Saraçhane protestolarında tutuklamalar cezalandırma aracına dönüştü: Baskı eylemleri artırdı
19 Mart sabahı İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) yönetimine yönelik başlatılan operasyonlarda İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ve çok sayıda belediye yöneticisi hakkında gözaltı kararı verildi. Bu karar, İstanbul Üniversitesi önünde başlayan protestoların kısa sürede Saraçhane başta olmak üzere kentin farklı noktalarına ve Türkiye geneline yayılmasına neden oldu.
Yalnızca İstanbul’da en az 5 bin kişi gözaltına alındı, 715 kişi hakkında dava açıldı. Dava süreçleri devam ederken Avukatın Sesi İnisiyatifi üyesi avukatlarla son gelişmeleri konuştuk.
‘KÖTÜ KANUN BİLE…’
Süreci hem avukat hem eylemci olarak izleyen ve dört gün gözaltında kalan Avukatın Sesi İnisiyatifi Üyesi Ömer Faruk Avcu, Saraçhane’deki ilk polis müdahalesinde 300 kişinin gözaltına alındığını anlattı. Avcu, “Gençleri korkutmak için ‘Hayatınız bitti, okuldan atılacaksınız, işinizi kaybedeceksiniz’ gibi tehditler yapıldı. Hukukun olağanüstü durumlar için tanıdığı üst sınır tedbirler, gerek olmadan uygulanmaya başladı” dedi.
Avcu, 19 Mart sonrası gözaltı sürelerinin rutin biçimde dört güne çıkarıldığını, ters kelepçe uygulamalarının yaygınlaştığını belirtti. Avcu, “Gözaltı aracında kaburga kırıklarıyla ayakta duramayan insanlar bile saatlerce kelepçeli bekletildi. Haklar daralıyor, kısıtlamalar olağanlaşıyor” diye konuştu.
2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’nun uygulanmasında bile yasal prosedürlerin ihlal edildiğini vurgulayan Avcu, “Kanun ihtar yapılmasını, kademeli güç kullanılmasını öngörür. Ancak biz bu süreçte ihtar yapılmadan, doğrudan sert müdahalelerle toplu gözaltılar yapıldığını gördük” dedi. Avcu, iddianamelerin hukuki dayanağı olmadığını belirterek “139 kişinin yargılandığı bir dosyada olay tarihleri yanlış yazılmış, eylem yeri gerçekte olmayan bir adres olarak gösterilmiş. Kötü kanun bile uygulanmıyor” ifadelerini kullandı.
‘SUÇLU YARGILANMIYOR’
Avukatın Sesi İnisiyatifi Üyesi Pınar Akbina ise yaşananları, “Nazi hukuku uygulanıyor” sözleriyle değerlendirdi. Akbina, suçluların değil onlara karşı çıkanların yargılandığını vurgulayarak “Yargı, iktidarın operasyon aracı haline gelmiş durumda. 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu keyfi biçimde uygulanıyor. Cumhurbaşkanına hakaret suçlaması, gençleri aylarca tutuklu bırakmak için bir araç haline getirildi” dedi.
AİHM’YE TAŞINDI
Akbina, Saraçhane sürecinde ve 1 Mayıs’ta ters kelepçe ve kötü muameleye maruz kaldıklarını, hak ihlallerinin kayıt altına alındığını, dosyaların Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) taşındığını belirtti.
Akbina, “Adli kontrol bile artık bir sevinç nedeni haline geldi. Tutuklamalar cezalandırma aracı olarak kullanılıyor” diye konuştu.
Son dönemde gençlerin eylemlere katılımının hedef alındığını vurgulayan Akbina, “Amaç, bir daha gelmemelerini sağlamak. Ancak bu baskı, bazı gençlerde daha güçlü bir mücadele isteği yaratıyor” dedi.