‘SDG orduya üç tümen halinde katılacak’ iddiası: ‘Türkiye belli koşullar altında esneyebilir’
Suriye’de terör örgütü PKK bağlantılı Suriye Demokratik Güçleri ile ordunun entegrasyonu konusunda önemli gelişmeler yaşanıyor. Dün SDG’den bir grup Şam’a giderek Savunma ve İçişleri Bakanlığı yetkilileri ile görüştü. Geçtiğimiz hafta Suriye Cumhurbaşkanı Şara ile SDG lideri Abdi arasında kritik bir buluşma gerçekleşirken, Suriye Dışişleri Bakanı Esad Hasan Şeybani da 5 gün içinde 2 kez Türkiye’ye geldi.
SDG Genel Komutanı Mazlum Abdi, SDG’nin Suriye ordusunun güçlü bir parçası olacağını söyledi; Ahmed Şara yönetimine yakın Suriye TV ise, “SDG 3 tümen halinde orduya katılacak” dedi. Peki bu gelişmeler neye işaret ediyor? Türkiye’nin bölge vizyonuna uygun mu? Cumhuriyet’e konuşan Doç. Dr. Yasin Atlıoğlu, “Suriye’de Amerika gibi belirleyici bir faktör var. Türkiye de belli koşullar altında esneyebilir” değerlendirmesini yaptı.
Suriye siyasetinde ana gündem maddelerinden biri SDG’nin orduya entegrasyonu. 10 Mart mutabakatıyla ortaya çıkan, Türkiye’nin de yakından takip ettiği süreçte geçtiğimiz hafta Suriye geçici Cumhurbaşkanı Ahmed Şara ile SDG Genel Komutanı Mazlum Abdi bir araya geldi. Abdi, “SDG, deneyimi ve özellikleriyle yeni Suriye ordusuna katılacak” dedi. Suriye yönetimine yakın Suriye Televizyonu ise SDG’nin ülkenin kuzey ve doğusundaki güvenlik güçleri ve yerel liderlik makamlarını koruyacağını, üç tümen halinde orduya katılacağını, asayiş güçlerinin de İçişleri’ne entegre olacağını bildirdi. Dün, tüm bu meseleleri görüşmek üzere SDG’den bir heyet Şam’a gitti.
‘ESNEKLİK GÖSTERİLEBİLİR’
Esad rejiminin yıkılmasından sonra ülkenin geleceğinde SDG kilit bir mesele olarak görülürken, Türkiye, PKK’nin unsuru olarak gördüğü grubun bir bütün halinde orduya entegre olmasına karşı çıktı. Türkiye’nin söylemi, SDG’den dileyenlerin, dağınık bir halde orduya katılabileceği şeklinde oldu. Peki Suriye Televizyonu’nun aktardığı üzere, SDG üç tümen halinde orduya katılırsa bu, Türkiye’yi ne kadar rahatsız eder?
Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Yasin Atlıoğlu, söz konusu haberin ‘nabız yoklama’ amacıyla ortaya konmuş olabileceğini belirtirken, “Fakat bu coğrafyada Amerika gibi bir faktör olduğunu unutmamamız lazım. Yıl sonuna kadar Suriye ile İsrail arasında bir güvenlik anlaşması imzalanması bekleniyor. Bu anlaşmanın ortaya çıktığı sıralarda SDG ile Şam arasında geçici de olsa bir uzlaşı sağlanıp, birleşme konusunda birtakım küçük adımlar atılırsa bu, Trump için çok memnun edici olur. Türkiye de bu noktada çok sert davranmayabilir, esneyebilir” dedi.
İktidarın Türk kamuoyunu buna hazırlayabileceğini belirten Atlıoğlu, “Medyada ‘İstikrarlı bir Suriye olacak, Türkiye’nin güvenliğine tehdit olmayacak’ şeklinde bir söylem oluşturulabilir” sözlerini kullandı. Atlıoğlu bunun karşılığında Türkiye’nin, Suriye’ye yapılacak çeşitli yatırımlarda önemli bir paya sahip olabileceğini kaydetti.
‘SURİYE ORDUSU’ SORGUSU
Yasin Atlıoğlu öte yandan, Esad düştükten sonra ‘Suriye ordusu’ kavramının sorgulanması gereken bir kavram olduğunu kaydederek, “Geçtiğimiz aylarda Şam’a gittiğimde yolda disiplinsiz askerler gördüm. Kimi spor ayakkabı, kimi sandalet giyiyordu. Şara’nın 20-25 bin kişilik HTŞ ana kadrosunun dışında birçok farklı grup da var. Bunları ordunun bir parçası haline getirdiler ama bu gruplar nasıl eğitilecek ve disiplin altına alınacaklar? Alevi ve Dürzi bölgelerinde çok disiplinsiz davrandıklarını gördük. Hükümet dedi ki: ‘Biz onları kontrol edemedik’. Siviller öldürüldü. Böyle bir yapının içine sayısı 60 bin ila 100 bin olduğu ifade edilen SDG nasıl dahil olacak? Çatışma riskleri oluşur” değerlendirmesini yaptı.
‘ÇOK FAZLA AKTÖR VAR’
Peki Suriye nasıl şekillenecek? Mazlum Abdi’nin açıklamalarında adem-i merkeziyetçilik konusunda net bir görüş birliğine varılmadığı mesajları da var. Doç. Dr. Atlıoğlu bu konuda, “Muhtemelen Türkiye Şara yönetimine baskı yapıyor, ‘Daha dirençli olun’ diyor. Ama tabii olayları sadece Türkiye’nin baskısı yönlendirmiyor. Türkiye var, öbür tarafta Amerika, Trump çok sert bir biçimde bölgeyi zaten biçimlendirmeye çalışıyor. Diğer taraftan, eski düşman da olsa Ruslarla iletişim kuruluyor. Suriye’nin kalkınmasını, ayağa kalkmasını sağlayacak Suudi Arabistan gibi, Birleşik Arap Emirlikleri, Katar gibi Arap ülkeleri var. Bunların arasında bir denge de sağlanması gerekiyor. Ama bu süreç sene sonuna kadar nereye gider şu anda tahmin etmek güç. Şara kendine göre en doğrusunu yapmaya çalışacaktır” dedi.