Silikon’a Münih’ten rakip geliyor: Isar Vadisi

Her yıl yüzlerce genç teşebbüsçü, bir cins labirent seyahatine çıkıyor. Gaye: Yenilik, finansman ve gerçek kent. Bu labirentin sonunda giderek daha fazla isim, “Isar Vadisi”nde buluşuyor. Bu tabir ile ABD’nin bilişim inovasyon merkeziSilikon Vadisi’ne atıfta bulunuluyor.

Global Tech Ecosystem Index (Küresel Teknoloji Teşebbüs Ekosistemi Endeksi) sıralamasına nazaran Münih, dünya çapında yenilikçi girişimcilik (startup) merkezleriarasında 17’nci sırada. Kişi başına düşen yüksek verimlilik ve inovasyona bakıldığında ise San Francisco, Boston, New York ve Cambridge’in akabinde beşinci sırada yer alıyor.

Hackathon’dan startup’a: Ariadne

Nikos Tsiamitros ve Georgios Pipelidis, Yunanistan’dan Münih’e birinci geldiklerinde kentle hiçbir ferdî bağları yoktu. Fakat Münih Teknik Üniversitesi’nin (TUM) prestiji, onları buraya çekti.

İlk olarak toplu taşıma için bir navigasyon algoritmasıüzerinde çalıştılar. Geliştirdikleri fikirle bir hackathon (teknoloji üretim/geliştirme yarışması) kazanınca, bunu gerçek bir işe dönüştürmeye karar verdiler: Ariadne.

Adını, mitolojide Theseus’u labirentten çıkaran ipi veren karakterden alan bu teşebbüs, “ilk navigasyon sistemi” esprisiyle doğdu.

Ancak algoritmadan şirkete geçiş kolay değildi. Burada devreye TUM’un girişimcilik merkezi “UnternehmerTUM” girdi. Girişimcilik eğitimi ve takviyeyle Ariadne, birinci aylarında gelir elde etmeye başladı. Bugün şirket Münih, Glasgow ve Los Angeles havalimanları ile IKEA üzere kurumlara yapay zekâ (AI) dayanaklı yolcu sayım ve hareket tahlil tahlilleri sunuyor.

Ariadne üzere yenilikçi teşebbüslere rehberlik eden isimlerden biri de UnternehmerTUM’un startup dayanak merkezi Xpreneurs’ün yöneticisi Barbara Mehner. “Erken basamaktaki teşebbüslere yatırımcı, mentor ve müşteri ilişkileri kuruyoruz” diyor.

İnşaata otomasyon getiren girişim

Münih’te her yıl 100’den fazla teknoloji teşebbüsü doğuyor. Bunlardan biri de Yunan teşebbüsçü Eirini Psallida’nın kurduğu Kewazo. Teşebbüs, inşaat bölümünde otomasyonu hedefleyen bir robotik sistem olan Liftbot’u geliştirdi.

Ekip fikrini UnternehmerTUM’daki bir hackathon’da hayata geçirdi. Bugün Liftbot, Almanya’daki BASF alanlarından ABD’deki rafinerilere kadar pek çok yerde etkin olarak kullanılıyor.

Eirini, “UnternehmerTUM olmasaydı bu kadar ilerleyemezdik” diyor. Teşebbüs; donanım, yazılım, hukuk danışmanlığı ve hibe müracaatları üzere hususlarda büyük takviye almış. Üstelik, bu hibeleri şirket payı vermeden alabilmişler.

Kewazo grubu, dört farklı ülkeden gelen altı kurucudan oluşuyor ve bu yapısıyla Almanya’daki startup ekosistemine çok düzgün uyuyor.

Unicorn kurucularının dörtte biri göçmen kökenli

Migrant Founders Monitor (Göçmen Kökenli Kurucular İzleme Raporu) bilgilerine nazaran Almanya’daki startup girişimcilerin yüzde 14’ü yurtdışında doğmuş. “Unicorn” olarak isimlendirilen ve pahası bir milyar doları aşan teşebbüslerin ise yüzde 23’ü göçmenkökenli kuruculara ilişkin.

Söz konusu rapor, Friedrich-Naumann Vakfı ile Almanya Startup Birliği tarafından hazırlanıyor ve ülkedeki göçmen girişimcilerin durumunu tahlil ediyor. Araştırmaya nazaran, göçmen kökenli teşebbüsçüler yüksek risk alma hamaseti ve dirençleriyle öne çıkıyor. Fakat birebir vakitte önemli zorluklarla karşılaşıyorlar.

Engeller ve önyargılar

Ariadne’nin kurucusu Georgios, bu mahzurlardan birini direkt yaşamış. Bir Alman yatırım fonu, şirkete lakin CEO’nun yerine bir Alman getirildiği takdirde yatırım yapacaklarını belirtmiş.

“Satışlarda ana lisanı Almanca olan birinin tercih edilmesini anlarım. Lakin CEO’yu değiştirmemizi istemeleri fazlaydı” diyor. Nihayetinde dayanak, bir Yunan teşebbüs sermayesi şirketinden gelmiş.

Yine de Münih’e ve sunduğu imkânlara olan inançları sarsılmamış: Ariadne’nin ipinin ucunda hâlâ Münih var.

DW Türkçe’ye manisiz nasıl ulaşabilirim?