Siyasi cinayet vurgusu: Hablemitoğlu davasında savcı mütalaasını değiştirdi

Siyasi cinayet vurgusu: Hablemitoğlu davasında savcı mütalaasını değiştirdi

Katledilen akademisyen Doç. Dr. Necip Hablemitoğlu’nun cinayetine ilişkin Ankara 28. Ağır Ceza Mahkemesi’nde süren dava kapsamında dosya savcısı Zafer Ergün esasa ilişkin mütalaasını dosyaya sundu. Savcı Ergün’ün mütalaasında iddianamesinden farklı savunmalarda bulunması dikkat çekti. Bu kapsamda iddianamede cinayetin “para için işlendiği” iddia edilirken, mütalaada cinayetin “siyasi nedenle” olduğunu savunuldu.

Ayrıca davada tetikçi olarak yargılanan sanık Ahmet Tarkan Mumcuoğlu’nun olay tarihinde Kazakistan’dan Türkiye’ye nasıl geldiğinin tespitinin yapılamamasına karşın, bu durumun isnat edilen suçu ortadan kaldırmadığını savundu.

Katledilen akademisyen Doç. Dr. Necip Hablemitoğlu’nun 18 Aralık 2002’de gerçekleşen cinayetine ilişkin 9 sanık hakkında soruşturma ve kavuşturma aşaması dahil 5 yıl süren davada soruşturma ve dosya savcısı olan Zafer Ergün, esasa ilişkin mütalaasını 21 gün içinde tamamlayarak mahkemeye sundu.

TARAFLARIN KAVUŞTURMANIN GENİŞLETİLMESİ TALEBİ REDDEDİLMİŞTİ

Ankara 28. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın 27 Haziran’daki son duruşmasında hem Hablemitoğlu Ailesi’nin avukatı Ersan Barkın hem de sanık avukatları kovuşturmanın genişletilmesi taleplerinde bulunmuş, savcı Ergün bu taleplere karşın esas hakkındaki mütalaasını hazırlamak üzere dosyanın savcılığa gönderilmesini istemişti. Mahkeme ise Savcı Ergün’ün talebini kabul etmişti. Söz konusu duruşmada sanık avukatları Savcı Ergün’ün dosyadan alınmasını talep etmişti. Avukatlar; “Bu davanın konusu, iddianameyi aşmıştır. Savcı artık mütalaasını ‘Türk milleti’ adına değil, dayanağı çökmüş iddianamesini korumak için vermektedir. Bu davanın aydınlanmasında en büyük engel iddia makamında bulunan Zafer Ergün’dür. Savcı Ergün orada durdukça bu dava aydınlanamaz” demişti. Mahkeme, sanık avukatlarının bu talebini ise reddetmişti.

6 SANIK İÇİN AĞIRLAŞTIRILMIŞ MÜEBBET İSTENDİ

Mütalaada sanıklardan emekli Albay Levent Göktaş, Tarkan Mumcuoğlu, Fikret Emek, Nuri Gökhan Bozkır, Aydın Köstem ve Enver Altaylı için ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talep edilirken, sanık Mehmet Narin’in örgüt üyeliği suçundan cezalandırılması istendi. Diğer sanık FETÖ elebaşısı Fetullah Gülen’in yaşamını yitirdiği için hakkında davanın düşürülmesi talep edildi.

ERGÜN, ELE GEÇİRİLMEYEN SİLAH ÜZERİNDEN OLAY ÖRGÜSÜNÜ KURDU

GÖREVLERİNDEN KAYNAKLI YETKİNLİK SUÇA ELVERİŞLİLİK SAYILDI

Savcı Ergün’ün iddia ettiği örgüt hakkında ise “Örgütün yöneticisi ve üyeleri, bulundukları kamu görevinden kaynaklı silah kullanma kabiliyetine haizdir. Dolayısıyla amaç suçu işlemeye elverişli bir örgüttür. Örgütün devamlılık niteliği bulunmaktadır. Bu yapı tek bir olay için bir araya gelmiş bir yapı değildir. Söz konusu suç örgütü olay tarihinde faaliyetlerini yürütmüş ise de Cumhuriyet Başsavcılığımızca tespit yapılana kadar faaliyetleri ortaya çıkartılamamıştır” ifadelerini kullanması dikkat çekti.

İDDİANAMEDEKİ SAVUNMASINDAN VAZGEÇTİ

Savcı Ergün’ün mütalaası ile savcı Ergün’ün mütalaası arasında farklılıklar olması ise dikkat çekti. İddianamede cinayetin “para için işlendiği” iddia edilirken, mütalaada cinayetin “siyasi nedenle” olduğu savunuldu. Mütalaada konuya ilişkin; “Yapılan soruşturma ve kovuşturma sonucunda, Necip Hablemitoğlu’nun öldürülmesi eyleminde, adi bir cinayet sebebinin bulunmadığı, cinayeti doğuran sebeplerin maktulün hayatı, çalışmaları, düşünceleri ve siyasi görüşlerinin bir kesim tarafından rahatsız edici olarak bulunması olduğu, oluşan bu rahatsızlık sonucunda işlenen adam öldürme eyleminin ‘siyasi bir cinayet’ olarak görülmesi gerektiği anlaşılmaktadır” denildi.

‘TESPİT EDİLMESE DE DELİLLERE GÖRE İSNAT EDİLEN SUÇLAMAYI ORTADAN KALDIRMAZ’

Savcı Ergün, Mumcuoğlu hakkında iddianamede geçen iddiadan da vazgeçti. Ergün; davada tetikçi olarak yargılanan Mumcuoğlu’nun Kazakistan’da görevliyken, KKTC üzerinden Türkiye’ye giriş yaptığı iddiası yerine, mütalaada Türkiye’ye geliş yolunu şöyle tarif etti:

“Bu durumun dışında bir yöntem ile de sanığın ülkemize gelmiş olabileceği, Türk Hava Yolları’ndan alınan kayıtlara göre 2002 yılında hemen hemen her gün Kazakistan-Türkiye, Türkiye-Kazakistan arasında uçuş planlaması olduğu, sanık Mumcuoğlu tarafından o günün şartlarında düzenlenen veya elinde bulundurulan bir sahte pasaport ile Türkiye’ye gelmiş ve geri dönmüş olabileceğinin değerlendirilmesi gerekmektedir. Sanık Mumcuoğlu’nun hangi yöntem ile geldiğinin tespit edilmemesi tüm dosya kapsamındaki delillere göre sanık hakkında isnat edilen suçlamayı ortadan kaldırmayacaktır.”

TANIK İFADELERİNİN CİDDİYE ALINMAMASINI İSTEDİ

Ergün, Mumcuoğlu’nun olay tarihinde Kazakistan’da olduğunu söyleyen tanıkların ifadeleri hakkında ise “Üzerinden 20 yıl geçti, kesin olarak hatırlanamaz” gerekçesiyle ciddiye alınmamasını da mütalaa kapsamında talep etti. Bunun yanı sıra Savcı Ergün, sanık avukatlarının duruşmalarda tanıklara soru sormasını ise “tanıkları yönlendirme” olarak değerlendirmesi dikkat çekti. Davaya 20 Ekim’de savcı mütalaasına karşı tarafların savunmasıyla devam edilecek.