SP lideri Arıkan, gazetecilerle dayanışma buluşması gerçekleştirdi: Medya tarihinin en zor dönemi
Arıkan, gazetecileri, partisinin genel merkezinde kabul etti. Dayanışma toplantısını medya üzerindeki baskıların arttığı, ekonomik ve siyasal koşulların zorlaştığı bir dönemde, bir gereklilik olduğu için gerçekleştirdiklerini belirten Arıkan, “Son dönemde yerel ve ulusal bazda birçok gazete ve televizyon kapandı, çok sayıda gazeteci işsiz kaldı. Bizim tespit edebildiğimiz, son bir ayda 500’den fazla gazeteci işsiz kaldı. Bazı medya organları da kayyum atanarak ya da doğrudan kapatılarak susturulmak isteniyor” dedi.
“Çalışamayan gazeteciler” gerçeğine dikkat çeken Arıkan, gazeteciliğin ve bu işi yapan insanların da yok sayıldığını dile getirdi. İktidarın medyayı iki yoldan kontrol altına almaya çalıştığını belirten Arıkan, “Birincisi ekonomik baskılarla. Bunlar reklam kesintileri, cezalar, adaletsiz reklam dağıtımıdır. İkincisi siyasi baskılarla… Sansürdür, gözdağıdır, hedef göstermedir” değerlendirmesini yaptı.
‘KURT, KUZULARA YAPMAZ’
Kamunun reklam pastasının muhalif basına hiç verilmediğini, durumun medyayı reklamla “terbiye etme” anlayışından kaynaklandığını anlatan Arıkan, şöyle konuştu:
“Yaptığımız bir çalışmaya göre Ocak 2025-Ekim 2025 arasında iktidarın kontrolünde olan TMSF bünyesindeki şirketlerden iktidara destek veren televizyon kanallarına verilen reklam süresi 14 milyon 810 bin 298 saniye. Bu inanılmaz bir rakam. Muhalif diye adlandırılan televizyon kanallarına verilen reklam süresi ne kadar? Sıfır! Bu zulümdür, haksızlıktır. Bu taksimi kurt yapmaz, kuzulara şah olsa! Muhalif diye tanımlanan basın yayın organları resmi ilanlar kesilerek, reklamlar yönlendirilerek ya da kapatmalarla susturulmaya, terbiye edilmeye çalışılıyor.”

‘GAZETECİLİK SUÇ GİBİ GÖSTERİLİYOR’
Medyanın iktidar için bir tehlike değil ayna olarak görülmesi gerektiğini kaydeden Arıkan, Türkiye’nin Dünya Basın Özgürlüğü Endeksinde 180 ülke arasında 159. sıraya gerilediğine dikkat çekti. Arıkan, “Yazdıkları, söyledikleri yüzünden bir çok gazeteci tutuku. Mafya babaları, çete mensupları, yüzlerce yılla yargılanan baronlar sokakta geziyor. Türkiye’de sansür çok çeşitli. Gazeteciler hedef gösterilmekten ya da cezalandırılmaktan korktuğu için kendini sansürlemeye başladı. Basın kartları keyfi iptal ediliyor ya da verilmiyor. Yandaş medya kuruluşlarında etik dışı yayınlara göz yumulurken, muhalif medyada en küçük hata dahi cezalandırılmakta. Geldiğimiz noktada, gazetecilik faaliyelteri suç gibi gösteriliyor. Gerçeği yazmak cezalandırıldığında, yalan ödüllendirilmeye başlar. O zaman siz hakikati de susturmuş olursunuz” değerlendirmesini yaptı.








