TÜRK-İŞ grev için görüşmelere başlıyor, KESK ise genel direniş sinyali veriyor: Grev yolu göründü
Kamu işçileri ile hükümet arasındaki toplu iş sözleşmesi (TİS) görüşmeleri çıkmaza girdi. 600 bin kamu işçisini kapsayan süreçte, Sanayi ve Hizmet Sektörü Kamu İşverenleri Sendikası’nın (TÜHİS) sunduğu zam teklifine karşı 15 Temmuz itibarıyla grev kararı alabileceklerini açıklayan TÜRK-İŞ, sürecin değerlendirilmesi amacıyla Kamu Toplu İş Sözleşmeleri Koordinasyon Kurulu’nu bugün topluyor. Üç buçuk ay teklifini açıklamayan Sanayii ve Hizmet Sektörü Kamu İşverenleri Sendikası (TÜHİS) geçen hafta 6 ay için yüzde 17, ikinci 6 ay için yüzde 10, ikinci yılın birinci 6 ayı için yüzde 7 ve ikinci 6 ayı için yüzde 5 zam teklif etmişti.
Türkiye Denizciler Sendikası Genel Başkanı İrfan Mete, sunulan teklifin işçilerin emeğiyle alay etmek anlamına geldiğini söyledi. Mete, “600 bin kamu işçisinin işyerlerinden ve meydanlardan yükselen haklı itirazı göz ardı edildi. Bu teklif akıl ve vicdanla bağdaşmıyor” dedi. TÜRKİŞ’in geri adım atmayacağını vurgulayan Mete, “Eylemse eylem, grevse grev demekten çekinmeyeceğiz” ifadelerini kullandı.
KESK: MEMURA GÖZDAĞI
Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Eş Genel Başkanı Ahmet Karagöz ise kamu işçilerine yönelik teklifin, 1 Ağustos’ta başlayacak memur TİS sürecine dolaylı bir gözdağı olduğunu belirtti. Karagöz, “Türkiye’de emekçilerin özlük haklarını ifade edebilecekleri gerçek bir zemin kalmadı. Bu nedenle sahada olacağız” dedi.
KESK’in talepleri arasında insanca yaşamaya yetecek ücret, güvenceli istihdam, görevde yükselmede liyakat, kadın emekçilere yönelik eşitlikçi politikalar ve kamusal hizmetlerin piyasalaştırılmasına son verilmesi bulunuyor. Karagöz, “Bu talepler karşılanmazsa üretimden gelen gücümüzü kullanarak iş bırakmadan genel greve uzanan bir mücadele hattını öreriz” uyarısında bulundu.
ASIL GÜNAH HAK YEMEK
Diyanet İşleri Başkanlığı’nın 27 Haziran’daki cuma hutbesinde, “Kamuya ait işleri yavaşlatmak ya da aksatmak günahtır” ifadesine de yanıt veren KESK Eş Genel Başkanı Ahmet Karagöz, hutbeyi “siyasal iktidarın sendikal haklara tahammülsüzlüğünün trajikomik tezahürü” olarak değerlendirdi. Karagöz, “Grev ve iş yavaşlatma, uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınmış meşru haklardır. Bu hakların günah sayılması, emeğin kolektif gücünden duyulan korkunun ve ideolojik körlüğün göstergesidir. Asıl büyük günah ise işçinin alın terinin ve yaşam hakkının sürekli gasp edilmesidir” dedi.