Yapay zekâ duygu ve empati yeteneklerini geliştiriyor, uzmanlar ise uyarıyor: Konuşur, hissetmez
Cenevre ve Bern Üniversiteleri tarafından yapılan araştırmalar, yapay zekâ modellerinin bazı duygusal zekâ testlerinde insanları geride bıraktığını ortaya koydu. ChatGPT-4, Claude 3.5 ve Gemini 1.5 gibi gelişmiş modeller, beş farklı testte yüzde 81’e varan başarı oranına ulaşırken insan katılımcıların ortalaması yüzde 56’da kaldı. Yapay zekânın duyguları tanıma ve empatik tepkiler verme konusundaki bu hızlı gelişimi, çocukların duygusal gelişimi açısından fırsat mı, yoksa tehdit mi olduğunu uzman pedagog Elanur Buğçe Oral açıkladı. Oral, “Ekran konuşur ama hissetmez. Çocuklar ise hissedilmek ister” dedi. Yapay zekânın duyguları tanıma ve tepkiler verme kapasitesinin arttığını kabul eden Oral, bu yetkinliğin özünde bir “taklit” olduğunu vurguladı
‘TAKLİT EDER, HİSSETMEZ’
“Görüntü analizleriyle mimik okumak, ses tonuna göre duygu tahmini yapmak artık mümkün. Ama bu algoritmalarla modellenmiş bir duygu yansımasıdır. Gerçek empati, yalnızca tepki değil, o tepkinin ardındaki varlığı hissetmektir. Bir yapay zekâ çocuğun gözlerinin içine bakamaz, sesindeki titremeyi duyduğunda onunla diz çöküp sessizce oturamaz. Oysa empati bazen sadece orada olmakla ilgilidir” ifadelerini kullandı.
Oral, erken çocuklukta insan temasının yerinin doldurulamayacağını hatırlatarak şunları söyledi: “Ses tonu, beden dili, sıcaklık, dokunma gibi unsurlar beynin gelişimini etkiler. Aileler ekranı çocuklarına arkadaş olarak değil, araç olarak sunmalı. Çünkü ekran konuşur ama hissetmez.” Aynı uyarı eğitim alanı için de geçerli. Oral, “Öğretmenlerin yerini yapay zekâya bırakmak değil, yapay zekâyı öğretmenin pedagojik becerisine entegre etmek gerekir. Z kuşağını kodlama öğreten robotlar değil, duygusal rehberlik sunan insanlar yetiştirebilir” dedi.
Oral, “Her gün yalnızca 20 dakikalık ekran dışı temas süresi ayırın. Bu sürede sadece çocukla oturun, onun dünyasına misafir olun. Bağ kurmak veriyle değil, varlıkla mümkündür.” Yapay zekânın gelecekte çok daha gelişmiş formlarla hayatımıza gireceğini hatırlatan Oral, asıl sorunun teknoloji değil, insani yetiler olduğunu belirtti. Oral, “Gelecekte çocuklarımız daha karmaşık sistemlerin içinde olacaklar ama onları insan yapan şey, duygusal zekâları olacak. Eğitim sistemimizin hedefi sadece yüksek zekâ değil, öz farkındalık olmalı” diye konuştu.