Çavuşoğlu: ‘Azerbaycan topraklarından çekil’ çağrısı olursa uluslararası toplumun sorunu çözme arzusunu görebiliriz
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, İsveç Dışişleri Bakanı Ann Linde ile Bakanlıkta yaptığı görüşmenin ardından düzenlenen ortak basın toplantısında konuştu.
Türkiye’nin Yukarı Karabağ meselesiyle ilgili düşüncelerini her platformda dile getirdiğini belirten Çavuşoğlu, uluslararası toplumun yaptığı ateşkes çağrılarını da makul karşıladıklarını ifade etti.
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) ve Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatının (AGİT) Karabağ konusunda aldığı kararlara işaret eden Çavuşoğlu, “Ateşkes çağrısına ilaveten Ermenistan’a da ‘Azerbaycan topraklarından çekil’ diye bir çağrı olursa, BMGK ve İsveç’in de dönem başkanlığını üstleneceği AGİT karalarını hatırlatarak bu çağrı yapılırsa o zaman uluslararası toplumun gerçekten bu sorunu çözme arzusunu görebiliriz.” diye konuştu.
Bu çağrının yapılmadığını vurgulayan Çavuşoğlu, Ukrayna ve Gürcistan karşısında uluslararası toplumun takındığı tutumu örnek göstererek şu ifadeleri kullandı:
“Ukrayna’da AGİT’in misyonunun başında da bir büyükelçimiz var, Halit Çevik. Ukrayna’daki durumu da değerlendirme fırsatı bulduk, aynı şekilde Gürcistan’da da AGİT’İn misyonları var. Şimdi Kırım ve Ukrayna toprakları ya da Gürcistan toprakları söz konusu olduğu zaman AGİT dahil hepimiz ne diyoruz, ‘Rusya ya da oradaki başka unsurlar çekilsin. Buralar Gürcistan’ın ve Ukrayna’nın topraklardır.’ Ama aynı çağrıyı Karabağ söz konusu olunca yapmıyoruz.”
İki ülke arasındaki ilişkileri farklı alanlarda da geliştirmek için çalıştıklarını belirten Çavuşoğlu, 2019’da ticaret hacminin 3 milyar dolar seviyesine çıktığını ve yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınına rağmen ciddi düşüş olmadığını, böyle giderse yıl sonuna kadar yine 3 milyar dolar seviyesine ulaşılabileceğini kaydetti.
Çavuşoğlu, iki ülke arasında Ekonomik ve Ticaret Ortaklık Komitesi (JETCO) olduğuna ancak bugüne kadar JETCO toplantısının hiç yapılmadığına dikkati çekerek bugün İsveç’in de bu toplantıyı gerçekleştirme arzusunda olmasını memnuniyetle karşıladığını dile getirdi.
Türkiye’de 125 İsveç sermayeli yatırımcının olduğunu kaydeden Çavuşoğlu, “Karşılıklı yatırımların artmasını da elbette istiyoruz. Son zamanlarda özellikle Türk inşaat firmalarının İsveç’te bazı projeleri üstlenmeye başladığını görüyoruz. Bunun da devamını dileriz. Zaten Türk firmaları kalitesini en kısa zamanda tüm İsveç’e gösterecektir. Bu konuda İsveç bakanlarının da desteğinin devam etmesini arzu ediyoruz.” diye konuştu.
“Bu bir illet, bir hastalık, terörizm kadar tehlikeli”
Çavuşoğlu, İsveç’te Danimarkalı aşırı sağcı ve İslam düşmanı siyasi partinin mensuplarının, Kur’an-ı Kerim’e yönelik çirkin eylemlerde bulunmasından büyük üzüntü duyduklarını belirterek, bundan duydukları rahatsızlığı ilettiklerini söyledi.
İsveç makamlarının özellikle aşırı ırkçı siyasetçilere yönelik aldığı tedbirlerden ve İsveç Başbakanı Stefan Lövfen’in bu konuda yaptığı açıklamadan memnuniyet duyduklarını kaydeden Çavuşoğlu, “Bu bir illet, bir hastalık, terörizm kadar tehlikeli, dolayısıyla birlikte mücadele edersek üstesinden gelebiliriz. Avrupa’yı ve insanlığı birleştiren tüm değerleri kökten sarsmaya başlayan bu akımlara karşı da Türkiye olarak iş birliğine hazırız.” ifadelerini kullandı.
“Bugün Avrupa Birliğinin genişleme dahil birçok konuda ciddi kararlar alması gerekir”
Çavuşoğlu, İsveç’in Türkiye’nin Avrupa Birliği sürecine her zaman destek verdiğini, yeri geldiği zaman da eleştirdiğini belirterek haklı eleştiri olduğu zaman kabul ettiklerini ancak ön yargılı eleştirileri kabul etmediklerini belirtti.
Önemli olanın “yapıcı eleştiri” olduğunu vurgulayan Çavuşoğlu, “Bugün Avrupa Birliği’nin genişleme dahil birçok konuda ciddi kararlar alması gerekir. Bu konuda da zorluklar çektiğini görüyoruz. Türkiye AB’ye üyelik sürecinde eğer Avrupa Birliği bizimle dürüst bir şekilde müzakere etmek istiyorsa tüm kriterleri yerine getirmeye hazırdır. Eğer Türkiye kriterleri yerine getiremezse o zaman Avrupa Birliği Türkiye’yi rahatça eleştirebilir veya istediğini söyleyebilir ama siyasi engelleri de ortadan kaldırmamız lazım.” değerlendirmesini yaptı.
Bakan Çavuşoğlu, Avrupa Birliğinin Avrupa’nın tek örgütü olmadığına dikkati çekerek iki ülkenin Avrupa Birliği (AB) Konseyi ve Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) içerisinde de birlikte çalıştığını hatırlattı.
İsveç’in 2021 yılının başında AGİT dönem başkanlığını Arnavutluk’tan devralacağını belirten Çavuşoğlu, bugün dönem başkanlığında hangi çalışmaları birlikte yürütebilecekleri konusunu da konuştuklarını ifade ederek “AGİT içinde farklı kurumlarda da yine seçimler var. Daha önceki seçimler veto edildiği için yeni bir arayışa girildi. Bu süreçte de AGİT’in çalışmalarını destekleyeceğimizi söyledik.” dedi.
Çavuşoğlu, bölgesel ve uluslararası örgütlerin etkin, görünür, objektif olması ve beklentileri karşılayabilmesi gerektiğini de dile getirdi.
“Moskova’da tesis edilen ateşkesten sonra bile Ermenistan sivillere saldırmaya devam etti”
Bakan Çavuşoğlu, mevkidaşı Linde ile “Ermenistan’ın saldırganlığı” hakkında görüştüklerini de belirterek sahadaki son gelişmeler hakkında kendisine bilgi verildiğini söyledi.
Türkiye olarak bugüne kadar “müzakere edilmiş ve barışçıl yöntemlerle bir çözümü” desteklediklerini belirten Çavuşoğlu, bu çabaların sonuçsuz kalmasının Ermenistan’ı daha da cesaretlendirdiğini ve son zamanlarda Azerbaycan’a saldırdığını belirtti.
Ermenistan ordusunun özellikle Azerbaycan’da sivilleri hedef aldığına işaret eden Çavuşoğlu, şunları kaydetti:
“İnsani gerekçelerle Moskova’da tesis edilen ateşkesten sonra bile Ermenistan sivillere saldırmaya devam etti. Çok sayıda sivil şehit var. Minsk eş başkanlarının bu sorunu çözmek için bugüne kadar somut bir adım atmadığını söyledik. Minsk Grubu olarak bir toplantı yapmamızda fayda var, bu önerimizi gündeme getirdik. Özellikle Minsk eş başkanlarının da Minsk grubuna bir rapor vermesi lazım. Bugüne kadar ne yapıldı, neler olmalı, kimden kaynaklanıyor ve artık adımlar atmamız gerekiyor. Bu sorununun çözümünün tek yönteminin Ermenistan’ın Azerbaycan topraklarından çekilmesi olduğunu defalarca söyledik. Bugün de söylüyoruz. Bu süreçte de elbette çözümden yanayız. Çözümün parametresi belli. Her hal ve şartta kardeş Azerbaycan’ın devlet olarak da millet olarak da yanındayız.”
